SUAL: “Allah ve melekleri, Muhammed’e salat eder mi?
Ahzap-56. “Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salat ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salat edin, selam edin.” ayetinde Allah’ın peygambere salat ettiği ifadesi büyük çelişkidir.
Salat = Namaz, dua
Bu ayetteki salat’ın namaz anlamına gelmediğini, destek anlamı taşıdığını öne sürenler de vardır. Bu da apaçık olduğu söylenen ayetler üzerinde bırakın sıradan insanları, İslam âlimlerinin dahi anlaşamadığını gösterir.”
CEVAP: Bahsedilen ayet-i kerimede açıkça ifade edildiği gibi Allah ve melekleri Hz. Peygamber’e (sallallahu aleyhi ve sellem) salat ederler. Salat kelimesine namaz ve dua manası vermeden önce kapsamlı bir Arapça lügatten kelimenin ne anlamlara geldiğine bakmak gerekir.
Salat kelimesi Arapça’da: Dua, rahmet ve belirli bir ibadet manalarına gelmektedir.[1] Birden fazla manası olan kelimelere cümle içerisindeki durumlarına göre mana verilir. “Bırak, buna yüz verme!” cümlesinden, aklı başında olan hiç kimse, yüz sayısını veya bir organ olan yüzü anlamaz. Kısacası müşterek yani eş sesli kelimelerin manaları, cümlenin akışından anlaşılır.
Peki, bu ayet-i kerimede Allah’a nispet edilen “salat” ne demektir?
Bunu kimse net olarak bilemez. Âlimlerden naklettiğiniz ifadeler yorumdur. Allah, hiçbir şeye benzemeyendir. Onun fiilleri de bizim fiillerimize benzemeyeceği için biz bu tür ifadelerin ne manaya geldiğini tam olarak anlayamayız. Manası insanlar tarafından tam idrak edilemeyen ve detayı açıklanmamış bu gibi ayet-i kerimelere “müteşabih ayet-i kerimeler” denilir. Allah’ın salatı; rahmet, mağfiret, derecesini yükseltme, şefaat hakkı tanıma, tüm insanlardan üstün tutma v.s. gibi sınırsız manalara gelebilir. Ancak biz bunları araştırmakla mükellef değiliz, Allah’ın salat ettiğine inanmakla mükellefiz. Ve bu yorumlardan hiç biri için, “Allah’ın salatı kesinlikle bu manaya gelir.” diyemeyiz.
“Apaçık olan ayet-i kerimeleri âlimlerin bile tam anlayamaması” meselesine gelince: Kur’an-ı Kerim, Allah’ın varlığını, birliğini ifade etmesi ve insanları ahiret kurtuluşuna ulaştırması bakımından apaçıktır. Yoksa hiçbir şey bilmeyen birinin okuduğunda tamamına vakıf olacağı, her ifadesini anlayacağı kadar apaçık olduğu, modernistlerin yalanlarından birisidir. Kur’an-ı Kerim’i anlamak, öncelikle Arap diline çok sağlam bir vukufiyet gerektirir. Daha sonra ayetlerin bağlamlarının, hangi ortamlarda, hangi sebeplerden dolayı hangi olaylar üzerine nazil olduğunun bilinmesi gerekir. Yine Hz. Peygamber’in o ayet-i kerime ile ilgili söylediklerinin ve Asr-ı Saadet’te meselenin nasıl anlaşıldığının da bilinmesi gerekir. Kısacası Kur’an-ı Kerim’in apaçıklığı, Allah’a ve insanların kurtuluşuna delalet etmesi bakımındandır. Her ayetini herkesin anlaması bakımından değildir. Bazı ayet-i kerimeleri herkes anlar, bazılarını âlimler anlar, bazılarını ise hiç kimse tam manasıyla anlayamaz.
[1] Mu‘cemü’l-Vasît