Öşür | Arazi Mahsullerinin Zekâtı

Gökten yağdıran, yerden bitiren ve vermiş olduğu nimetlerin bir kısmının infak edilmesini, “Ey iman edenler! Gerek kazandıklarınızın ve gerekse yerden sizin için çıkardıklarımızın temiz olanından infak edin.[1]” buyurarak emreden Allah Teâlâ hazretlerine sonsuz hamdü senalar olsun. Öşür lugatta: “Onda bir” anlamına gelen “uşr” kelimesinin Türkçeleşmiş halidir. Fıkıhta ise, arazi mahsullerinden alınan zekâta söylenmektedir. Bunun sebebi, arazi mahsullerinden alınan zekât oranının çoğunlukla onda bir olmasıdır.

Öşür | Arazi Mahsullerinin Zekatının Farz Olma Şartları

Hanefi mezhebine göre öşrün farz olmasının şartları iki başlık altında incelenebilir:

1. Mükellef ile alakalı şartlar:

a)  Müslüman olmak

Bir nevi zekât olması sebebiyle öşür, Müslüman olmayanlardan talep edilmez.

Arazi mahsullerinin dışındaki zekâta tabi olan mallarda zekât yükümlüsü olmak için akıl ve buluğ şartı varken mali yükümlülük tarafı ağır bastığı için öşürde akıl ve buluğ şartı yoktur. Bu nedenle deli ve çocuğun sahip olduğu araziden öşür verilmesi farzdır.[2] Nitekim öşür hakkında Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Toprak mahsullerinden yağmur ve pınar suyuyla sulananlarda onda bir, el emeği ile sulananlarda ise yirmide bir vardır[3].  Bu hadisi şerif çocuğun ve delinin sahip olduğu arazileri de kapsamaktadır.

b) Mahsulün mülkiyetine sahip olmak

Bu şart İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammed’e (Rahimehumellah) göredir. Çünkü öşür çıkan mahsulden verilir. O halde çıkan mahsule sahip olanın öşür vermesi gerekecektir. Buna binaen ekilmek üzere kiralanan arazinin öşrü kiracıdan alınır. Aynı şekilde yarıcılık (ortakçılık) usulüyle ekilen araziden arazi sahibi ve işletmeci kendi hisselerine düşen mahsulün öşrünü öderler. Fakat İmam Ebu Hanife’ye göre (rahimehullah) her iki durumda da öşür arazi sahibine aittir. Çünkü İmam Ebu Hanife’ye göre (rahimehullah) öşür arazinin bir külfeti olarak ödenir. Dolaysıyla araziden kaynaklanan öşür sorumluluğunu arazi sahibinin yerine getirmesi gerekir.[4] Bu meselede fetva İmam Ebû Yusuf ve İmam Muhammed’e (Rahimehumellah) göredir. Yani öşrü kiracı öder. Yarıcılıkta ise herkes kendi hissesine düşen mahsulün öşrünü verir.

2. Mahal ile alakalı şartlar:

Öşrün mahalli toprak mahsulleridir. Bu mahsullerde öşrün farz olması birtakım şartlara bağlıdır:

a) Arazinin öşür arazisi olması

Araziler öşür ve haraç arazisi olmak üzere iki nevidir. Biz burada mevzumuzla alakalı olan öşür arazilerini beyan edeceğiz. Öşür arazileri 4 kısımdır.

  1. Arap yarımadasında bulunan tüm araziler
  2. İsteyerek Müslüman olan belde ehlinin arazileri
  3. Kılıçla fethedilen ve Müslüman mücahitler arasında taksim edilen araziler
  4. Müslümanın bahçe olarak kullandığı arazisi

b) Araziden mahsul çıkması

Buna göre toprak sahibi ürün elde edebileceği halde araziyi ekmeyecek olsa veya bir afetten dolayı arazi mahsul vermeyecek olsa öşür gerekmez.

c) Çıkan mahsulün, araziden bir nema (gelir) elde etme kastıyla ekilen mahsullerden olması.

Dolaysıyla kendiliğinden yetişen ot, kamış ve meyvesiz ağaçlarda öşür gerekmeyecektir. Çünkü bunlar örfte arazinin geliri olarak kabul edilmezler. Fakat bir kimse arazisini kamışlık veya ağaçlık edinse burada öşür gerekir. Çünkü burada kamış ve ağaç arazinin bir getirisi ve geliri olmuştur.

Çıkan ürünün bir sene durabilen mahsullerden olması şart değildir. Aynı şekilde çıkan mahsulde nisap şartı da yoktur. Dolaysıyla az olsun çok olsun çıkan mahsulde öşür gerekir. Bu görüş imam Ebu Hanife’ye (rahimehullah) ait olup fetva bu görüşe göredir.

İmam Muhammed ve Ebu Yusuf’a (rahimehümallah) göre ise beş veskin altında olan ve çürümeden bir sene kalamayan mahsullerde öşür gerekmez. Beş vesk yaklaşık bir tondur.[5]

Öşürde verilmesi farz olan miktar nedir?

 Şayet toprağın ihtiyaç duyduğu sulamanın çoğu emek sarf edilmeksizin tabii yollarla (yağmur ve nehir sularıyla) sulanıyorsa 1/10 (%10), masraf edilerek sulanıyorsa 1/20 (%5) öşür verilir.

Öşür hesaplanırken arazi sahibinin yapmış olduğu sulama, mazot, bekçi ve tohum masrafları düşülmez.[6]

[1] Bakara, 267.

[2] Kâsânî, Bedâiu’s-Sanâi, Darü’l-Kütübi’l-İlmiyye,II/56.

[3] Buhari, Zekât, 1483.

[4] Kâsânî, Bedâiu’s-Sanâi, Darü’l-Kütübi’l-İlmiyye,II/56.

[5] Ömer Nasuhi Bilmen, İstilâhât-ı Fıkhıyye Kâmusu, IV/125.

[6] Kâsânî, Bedâiu’s-Sanâi, Darü’l-Kütübi’l-İlmiyye, II/62.     

Hakkında MEŞİHAT

Dini soruların cevap kapısı. İslam'a dair tüm sorularınızı Whatsapp aracılığıyla bize sorabilir; arama kısmından sitemizdeki yüzlerce cevaba ulaşabilirsiniz.

Ayrıca Bakınız

Zekat parça parça taksitle ödenebilir mi? Taksitle zekat ödemek caiz olur mu? Zekat ne zaman verilmelidir? Zekatın kazası var mı

Zekât Taksitle Parça Parça Ödenebilir Mi?

Zekât dinen zengin sayılan kişilerin vermekle mükellef olduğu mali bir ibadettir. Kişi bu ibadeti uygun …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir