Rüya Görmediği Halde Islaklık Gören Kimseye Gusül Gerekir Mi?

Yüce dinimiz İslam, Müslümanların her daim temiz olmasını emretmiştir. Efendimiz ﷺ:

“Temizlik dininin yarısıdır.”[1] buyurmakla temizliğin İslam dinindeki yerini ciddiyetle vurgulamıştır.    

Taharetin lügat manası, temizlik ve nezafet demektir. Din ıstılahında ise taharet, pislik ve necasetten arınmış olmak veya hades (abdestsizlik) denilen, dinimiz tarafından itibar edilen, bir tür manevi pis olma halinin ortadan kalkmasıdır.[2]

Hades, dinimiz tarafından bazı ibadetlerin yapılmasına engel olarak görülen ve hükmen necaset sayılan bir haldir. Hades-i asgar ve hades-i ekber kısımlarına ayrılır.

Hades-i asgar (küçük abdestsizlik): Yalnız abdest ile giderilen haldir. İdrar yapmak, vücudun herhangi bir yerinden kan çıkması gibi sebeplerle gelen abdestsizlik hali gibi…

Hades-i ekber (büyük abdestsizlik): Ağız ve burun dahil bütün vücudun yıkanması (gusül) ile giderilen abdestsizlik halidir. Bu hal de cünüplük, hayız ve nifas denilen durumlarla meydana gelir.[3]

Bir erkeğin büyük abdestsizlik hali (cünüplük) meydana gelmesi, karısıyla birlikte olması veya rüya akabinde gelen tenasül uzvundan çıkan sıvı (meni) ile gerçekleşir.

Kişinin tenasül uzvundan çıkan sıvılar üç kısımda incelenir:

1. Meni    : Çıkması ile birlikte şehvetin kesildiği katı beyaz (döl, sperm) sıvıdır.
2. Mezi     : Beyaz ve ince bir su olup, şehvet hissi galebe çaldığı anlarda meydana gelen bir sudur.
3. Vedi      : İdrardan sonra çıkan katı ve beyaz bir sudur.[4]

Mezi ve vedi olan sıvılar sadece kişinin namaz abdestini bozar. Cünüplük bunlar ile gerçekleşmez.

Uykudan uyanan kimsenin durumu ise yatağında, çamaşırında veya bedeninde bir yaşlık görünce bakılır; eğer rüyada cinsel ilişkide bulunduğunu hatırlıyorsa, gusletmesi gerekir. Yaşlığın meni olup olmamasında şüpheye düşmesi bir önem taşımaz. Ancak ihtilam olduğunu hatırlamadığı (rüya görmediği) takdirde, gelen akıntının meni olmadığına eminse gusletmesi gerekmez. Fakat meni olduğunu biliyor veya şüpheye kapılıyorsa gusletmesi gerekir. İhtiyata uygun olan da budur.[5]

Bir Müslüman olarak üzerimize düşen bu gibi durumlarda ihtiyatlı davranmayı elden bırakmamaktır. Fakat bunu da vesvese boyutuna kadar götürmemek de gerekir. Netice olarak; temizlenmek haddi zatında güzel olmasıyla birlikte dinimizce emredilip, yapılması ile sevap umulan bir amel hatta güzel ahlakın bir parçasıdır. Bir Müslümana yakışan, görünen pisliklerden kurtulmak bir tarafa gözle görmediği fakat inandığı değerler tarafından temizlenmesi emredilen hallerde de temizliği en hassas şekilde yerine getirmesidir.

[1] Müslim, Tahâret 1.

[2] Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, Yasin Yayınevi, s.68.

[3] Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, Yasin Yayınevi, s.69.

[4] İbn Abidin, Reddü’l-Muhtar, Darü’l Fikr, I/165.

[5] Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, Yasin Yayınevi, s.122.