Zekâtın geçerli olabilmesi için o malın zekât olduğuna niyet etmek şarttır. Üç şekilde zekâta niyet edilebilir:
1. Kişinin zekât malını verirken zekâta niyet etmesi ve karşı tarafa zekât diyerek vermesi suretiyle olur.
2. Kişinin verirken yine zekât olduğuna niyet etmesi fakat karşı tarafa hediye veya borç diyerek vermesi suretiyle olur. (Kişi borç kelimesini kullanırken geri almamaya niyet etmesi gerekir.) Bu surette kişi her ne kadar hediye veya borç diyerek verse de sahih olan görüşe göre zekâtını vermiş sayılır. Zira zekâtta kişinin niyetine itibar edilir.
3. Kişinin üzerine vacip olan zekât malını, (örneğin 5 bin TL zekât vermesi gerekiyorsa 5 bin TL’yi) “Bu benim zekâtımdır.” diyerek kenara ayırması suretiyle olur. Fakat kişi bu ayırdığı parayı fakire teslim etmedikçe zekât sorumluluğundan çıkmış olmaz. Fakire verirken tekrar zekâta niyet etmesi şart değildir.[1]
[1] İbn Âbidîn, Reddu’l-Muhtar, Daru’l-Fikir, II, 268; İbn Nuceym, el-Bahrü’r-Râik, Daru’l-Kütübi’l-İslami, II/228.