Hanefi, Şâfi, Mâliki mezheplerine göre imamı ve müezzini tayin edilmiş, beş vakit namaz kılınan bir mahalle camisinde cemaatle namaz kılındıktan sonra bir daha cemaat yapılması mekruhtur. Fakat yol kenarlarında bulunan, insanların sürekli uğrayıp namaz kıldıkları mescitlerde ikinci cemaati yapmak mekruh olmayacaktır. Nitekim Efendimiz (s.a.v) böyle bir hadise yaşadığı vakit namazı evinde kıldığı rivayet edilmiştir: “Efendimiz (Sav) Medine’nin köylerine gitmişti. Geri döndüğünde mescitte namaz kılınmıştı. Eve gidip ailesini topladı ve onlara namaz kıldırdı.”[1]
İmamlarımız bu meseleyi tahlil ederken kerahetin sebebini cemaati azaltmaya yönelik bir hareket olduğuyla ilişkilendirmişlerdir. Buna binaen birkaç kişi herhangi bir özür sebebi ile cemaate yetişemeyecek olursa cami dışında da cemaat yapacak bir yer bulamaz ise bu kişilerin cami içerisinde ikinci cemaat yapmalarında bir beis olmayacaktır.
İmam Ebu Yusuf’tan gelen bir rivayete göre, ikinci cemaat birinci cemaatin şekli üzere olmazlarsa yani ikinci cemaatin imamı aynı mihrapta kıldırmazsa da bir kerahet olmayacaktır.
Ezcümle: Kişinin, ben ikinci cemaati bulurum rehavetine kapılarak cemaate gitmeyip cami içerisinde ikinci cemaat yapması mekruh olacaktır. Fakat bu işi alışkanlık haline getirmeyen kişilerin, geçerli sebepten dolayı cemaate gitmeyip daha sonra camide ikinci cemaate katılması mekruh değildir.[2]
Allah (c.c) en doğrusunu bilir.
[1] Taberâni, el-Mu’cemu’l-Evsat, (4601).
[2] Rahmetullah es-Sindî, Gâyetüt’Tahkîk, Cârullah, 2068; 218.a, Süleymaniye, İbn Abidîn, Reddü’l Muhtâr, Dâru’l Fikr, I/395.