Sehiv kelimesi sehv kökünden türemiş bir kelimedir. Sehv ise Arapçada “unutmak, hata etmek” anlamına gelmektedir. Sehiv secdesi namazın son oturuşunda, namaz içerisindeki hataları telafi etmek maksadıyla yapılan iki secdeden ve bir oturuştan ibarettir. Sehiv secdesini iktiza eden (gerektiren) hatalar ise namaz içerisinde yapılması farz olan bir fiilin tehiri (geciktirilmesi), ikame edilmesi vacip olan bir fiilin ise terki ve geciktirilmesidir. Hükmü vaciptir. Son oturuşta tahiyyat okunup, selam verildikten sonra intikal tekbirlerine riayet edilerek iki secde yapılır ve oturup tekrar tahiyyat, salli-barik ve Rabbena duaları okunarak namazdan çıkılır.[1]
Sehiv secdesini gerektiren haller nelerdir?
Sehiv secdesi yapmakta olan imama uymak ise sahihtir. Bu durumda imamın iki secdeden herhangi birinde veya teşehhütte olması arasında fark yoktur. İmama sehiv secdesinin herhangi bir yerinde uyan kimsenin, namaz sonunda sehiv secdesini kaza etmesi gerekmez.[2]
[1] Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, Yasin yay, s.249; Ali el-Kari, Fethu Babi’l-İnaye, DKİ, I/365.
[2] Ömer Nasuhi Bilmen, a.g.e. s.257; Serahsi el-Mebsut II/45.