Cuma namazının diğer namazlardan farklı olarak kendisine özgü şartları vardır. Cuma namazının şartları 12 tanedir. Bunların altısı vücubunun (farz olmasının), diğer altısı da edasının şartlarıdır.
A. Cuma’nın Vücubunun (Farz) Olmasının Şartları Nelerdir?
Cuma’nın bir kimseye farz olabilmesi için şu altı şartın bulunması şarttır:
1- Erkek olmak
Cuma namazı erkeklere farzdır, kadınlara farz değildir.
2- Hürriyet
Bu bakımdan Cuma namazı kölelere farz değildir. Mükateb gibi bir sözleşmeye bağlı olarak kısmen hür olan kölelere farzdır.
3- İkamet
Dinî hüküm bakımından misafir (yolcu) sayılan kimselere Cuma namazı farz değildir.
4- Sıhhat
Hasta olup da Cuma namazına çıktığı takdirde hastalığının artmasından veya uzamasından korkan kimseye Cuma namazı farz değildir. Yürümeye takati olmayan çok yaşlı kimseler de bu hükümdedirler. Hasta bakıcısı da böyledir. Eğer camiye gidince hastanın zarar göreceğinden korkuyorsa, ona da Cuma farz olmaz.
5- Gözlerin sağlıklı olması
Gözleri kör olanlara Cuma namazı farz değildir. Ancak kendilerini camiye götürüp getirecek kimseleri olan körlere Cuma farzdır.
6- Ayakların sağlıklı olması
Kötürüm veya ayakları kesilmiş olan kimselere Cuma namazı farz değildir. Kendilerini yüklenecek kimseleri bulunsa da hüküm değişmeyecektir. Düşman korkusu, kişiyi camiye gitmekten engelleyecek kadar şiddetli yağmur, fazla çamur ve benzeri engeller de Cuma namazına gidilmemesini mubah kılan özürlerdendir.
Bununla beraber bu altı şartı taşımayan kimseye her ne kadar Cuma namazı farz değilse de gidip Cuma namazını kılacak olsa, vaktin farzını yerine getirmiş olur. Bu kimsenin günün öğle namazını ayrıca kılması gerekmez.
B. Cuma Namazının Edasının Şartları Nelerdir?
1- İdarecinin Namaz Kıldırma İzni
Cuma namazını o bölgenin idarecisi veya onun tayin etmiş olduğu bir kimsenin kıldırması şarttır. İdareci veya onun görevlendirdiği bir şahıs bulunmayan yerlerde, Müslüman cemaatin tayini ile içlerinden biri Cuma namazını kıldırabilir. İslam hükümlerinin uygulanmadığı (daru’l-harb denilen) bölgelerde Cuma namazı bu şekilde kılınır.
Hutbe okumaya izin, namaz kıldırmaya da izindir. Aksi de böyledir. Şöyle ki; her iki görevi yapmaya yetkili olan zat, bir özür olsun olmasın, yerine başkasını tayin etmeye de yetkilidir. Başkasını tayin için kendisine hususi bir yetki verilmiş olması gerekmez. Fakat hatibin huzurunda izni olmaksızın başkasının hatiplik görevini yapması caiz değildir.
2- Genel İzin
Belli bir yerde Müslümanların toplanıp Cuma namazını kılmaları için idareci tarafından müsaade edilmiş olmalıdır. Bazı şahıslara özel bir şekilde tayin edilen ve kapısı başkalarına kapatılan yerlerde Cuma namazını kılmak caiz olmaz. Fakat mabedin kapısı açık bırakılarak insanların girmesine izin verildiği takdirde, başkaları gelmemiş olsa da, Cuma namazları sahih olur.
3- Vakit
Şöyle ki: Cuma namazını kılabilmek için öğle vakti devam ediyor olmalıdır. İkindi vakti girdikten sonra Cuma namazını kılmak veya kaza etmek caiz olmaz. O günün öğle namazı da kılınmamış ise, yalnız onu kaza etmek gerekir. Daha Cuma namazı kılınmakta iken vakit çıkacak olsa, yeniden öğle namazını kaza olarak kılmak gerekir.
4- Cemaat
Şöyle ki: Cuma namazı için cemaatin en az miktarı, imamdan başka üç kişidir. Cemaatin buluğ çağına ermiş ve erkek olması ayrıca bu üç kişinin birinci secdeye kadar hazır bulunması şarttır. Buna göre yalnız kadınların veya çocukların cemaatiyle veya birinci secdeden önce dağılıp da azınlıkta kalan cemaatle Cuma namazı kılınamaz.
Cemaat bundan önce dağılacak olsa, geriye kalan bir veya iki kişinin öğle namazını kılması gerekir. Cemaatin mukim veya hür olmaları şart değildir. Öyle ki, misafir veya köle olan bir Müslüman Cuma namazını kıldırabilir.
5- Cuma’nın Farzından Önce Hutbe Okumak
Şöyle ki: Vaktin girmesinden sonra mevcut cemaatin huzurunda bir hutbe okunması gerekir. Fakat İmam cemaat bulunmadan hutbe okusa daha sonra cemaat gelecek olsa, Cuma namazı sahih olur. Çünkü Cuma’da şart olan hutbenin okunmasıdır. Cemaatin o hutbeyi dinlemiş olması şart değildir. Buna binaen kişi hutbeye yetişemeyip farza yetişecek olsa namazı sahih olur.
6- Cuma Namazının Bir Beldede veya Belde Hükmünde Bulunan Bir Yerde Kılınması
Beldeden maksat, valisi, hâkimi, yolları ve mahalleleri bulunan herhangi bir şehirdir. Bu beldeye bitişik olup asker toplamak, at bağlamak, silah atmak, cenaze namazı kılmak, ölüleri gömmek gibi beldenin ihtiyaçları için hazırlanmış olan yerler de, belde hükmündedir. Bu yerlere “Fina-i belde” denilir. [1]
[1] Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, Yasin Yayınevi, s.114; Şürünbülali, Merak-l Ferah fi şerhi Nuri-l İzah, s.190.