Namazlarda okuyuşun sesli olması gereken yerde sesli okumak ve sessiz olması gereken yerde sessiz okumak vaciptir. Sesli kıraat yapmak sadece cemaatle kılınan namazlara hastır. Tek başına namaz kılan kişinin kıraati sesli yapmasının vacip olduğu herhangi bir namaz söz konusu değildir. Bu durumda imam olan kişi unutarak akşam, yatsı ve sabah namazları gibi kıraatin sesli yapılmasının vacip olduğu namazlarda kıraati sessiz yapacak olsa veya öğlen ve ikindi gibi kıraatin sessiz yapılması vacip olan namazlarda sesli yapmış olsa sehiv secdesi lazım gelecektir.
Böyle bir kişiye sehiv secdesini gerektirecek ölçü ise namazın kendisi ile sahih olabileceği bir miktar kadar okumasıdır. Yani üç ayet ya da ona mukabil (denk) bir ayeti, sesli okuması vacip olan namazlarda sessiz, sessiz okuması vacip olan namazlarda ise sesli olarak okursa kendisine ve cemaatine sehiv secdesi lazım gelir. Ancak bundan daha az bir miktar okumak kendisinden sakınılması güç bir şey olduğu için sehiv secdesini gerektirmez. Bu hususta münferit olarak namaz kılan kişi imam gibi değildir. Sesli veya sessiz okumasından sehiv secdesi yapması gerekmeyecektir. Fakat öğle ve ikindi namazlarında sesli okuması kerahatten hali değildir.
Kıraati aşikâr diye vasıflamanın en düşük seviyesi başkasının işitebileceği bir sesle okumaktır. Gizli diye vasıflamanın en alt seviyesi ise kişinin kendisinin işitebileceği kadar okumasıdır.[1]
[1] Merğinani, el-Hidaye, el-Mektebetü’l-İslamiyye, I/74; Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, Yasin yay, s.252; İbrahim Halebi, Halebi Sağir, Şifa yay, s.454.