Kadınların Pantolon Giymesi Caiz Midir?

Giriş

Yüce dinimiz İslam, ameli noktada hiçbir tesiri olmayan bir düşünce yapısından veya birtakım ibadetleri yerine getirmekten ibaret değildir. Aksine İslam dini, temelinde bir inanış olmasının yanı sıra, insanın hayatında karşılaştığı her şeyde ona yön veren ilahî kanunlar bütünüdür. Bundan dolayı insanın, dünyadaki tercihlerini dini kuralları esas alarak tanzim etmesi gerekir.

Tesettür Emri

Din-i Mübin-i İslam’ın, tüm Müslümanlara, hususiyetle hanımlara yüklediği vazifelerden biri de tesettürdür. Tesettür Arapça bir kelime olup sözlükte “örtünme,[1] gizlenme[2]” anlamlarına gelmektedir. Tesettür emri, hanımların sadece dış elbiselerini değil, ev içindeki tercih ve tutumlarını da tanzim etmektedir.

Allah Teâlâ: “Ey Âdemoğulları! Size avret yerlerinizi örtecek giysi ve süslenecek elbise verdik. Takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) elbisesi var ya, işte o daha hayırlıdır. Bu (giysiler), Allah’ın rahmetinin alametlerindendir. Belki öğüt alırlar (diye onları insanlara verdik.)[3] buyurarak, insanların giyim kuşamlarında tesettüre riayet etmelerini emretmiştir.  İşte bu sorunun cevabı bu dini asılla ilgilidir. İslam’ın kadınların tesettürü hususunda ortaya koyduğu şartlar incelendiğinde pantolonun bu şartları sağlayıp sağlamadığı ortaya çıkacaktır.

Allah’ın Emri Olan Tesettürün Şartları

İslam’ın, kadınların kıyafetleri hususunda beyan ettiği şartları şöyle sıralayabiliriz:

1. Bedenin Tamamını Örtmesi

Bu şart riayet edilmesi farz olanlardandır. Çünkü Allah (azze ve celle) Kur’an-ı Kerim’de: “Ey Peygamber! Zevcelerine, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına de ki, üzerlerine cilbablarını sıkıca örtsünler. Bu, onların tanınmalarına ve eza edilmemelerine en yakın (en muvafık) bir sebeptir. Ve Allah en çok mağfiret edendir, çok merhametli olandır.”[4] buyurarak, mümin kadınların “cilbab” giymelerini emretmiştir. Ayette geçen cilbanın anlamı “bedenin tamamını örten elbise”dir.[5] Buradan hareketle anlaşılmış oluyor ki Müslüman bir hanımın dışarıda giydiği elbise, vücudunun tamamını kaplayacak şekilde olması ilahi bir emirdir.

2. Elbisenin Dar Olmaması

Bu şart hanımların elbiseleri için gerekli olmanın yanı sıra erkeklerin giyim kuşamında da uymaları gereken bir şarttır. Tesettürün emredilişinden maksat vücut hatlarını göstermemektir. Elbisenin de dar olması bu maksada aykırı düşmektedir. Efendimiz ﷺ’in: “Cehennemliklerden iki sınıf vardır ki, ben onları görmüş değilim: Yanlarında sığır kuyrukları gibi kamçılar bulunup onlarla insanları döven bir sınıf ve (yürürken sağa sola) meyleden ve (başkalarını da kendilerine) meylettiren, giyinmiş çıplak kadınlardır. Onların başları, sağa sola dönen develerin eğilmiş hörgüçleri gibidir. Bunlar cennete giremeyecek, onun kokusunu da alamayacaklardır. Hâlbuki onun kokusu şu kadar ve şu kadar uzaktan duyulur.” [6] buyurmuştur. Bu hadis-i şerifteki “giyinmiş çıplaklar” konumuz ile alakası bakımından dikkat çeken bir ifadedir. Bu söz şöyle açıklanmaktadır: “Zahirde üzerinde bir elbise bulunduğu için ‘giyinmiş’ fakat hakikatte (darlık, içini gösterme ve diğer sebeplerle) tesettürü sağlamadığı için ‘çıplak’ buyrulmuştur.[7]

3. Karşıt Cinsin Elbisesine Benzememesi

Bu ise karşılıklı olarak; hanımların elbiselerinin erkek elbiselerine, erkek elbiselerinin de hanım elbiselerine benzememesi olarak her iki taraf içinde geçerli bir diğer şarttır. Efendimiz ﷺ’in: Kadınlardan erkeklere benzeyen ve erkeklerden de kadınlara benzeyen bizden değildir[8] buyurmasıdır. Ayrıca konuyla ilgili diğer rivayetlerde sahabe Allah Resulü ﷺ’in erkek gibi tavırlar sergileyen kadının cennete giremeyeceğini[9] beyan ettiğini ve erkek olup kadına benzeyen veya kadın olup erkeğe benzeyen kişilere lanet ettiğini[10] haber vermektedir.

Tesettürle alakalı kâfirlere benzememek ve diğer bazı şartlar zikredilse de sorulan soruya cevap olma niteliğinde bu şartlar yeterli olmaktadır.

Yanlış Anlaşılan Bir Kelime: “Sirval”

“Efendimiz ﷺ Hazreti Ali (radiyallahu anh) ile Baki mezarlığında bulunuyorken bir kadının, yağışlı hava sebebiyle ayağı kayan eşekten düştüğü görülür. Derhal yüzünü başka tarafa dönen Efendimiz ﷺ’e: “Kadın sirval giymiş, bir yeri açılmadı!” denilir. Bunun üzerine Efendimiz , ‘Allah’ım ümmetimden sirval giyen hanımlara rahmet eyle.’ diye dua eder.” [11] Bu rivayette geçen “sirval” kelimesi aslen Farsça olup Arapçadaki manası “vücudun alt yarsını örten giysi” demektir[12]. Türkçemize de iç don olarak tercüme edilmiştir.[13] Câhiz’e göre Arapların kıyafeti şiâr ve disâr olmak üzere ikiye ayrılır. İçten giyilen izâr, kamîs, sirvâl gibi çamaşırlar şiâr; onların üzerine giyilen cübbe, ridâ gibi elbiseler ise disâr olarak isimlendirilir.[14]

Bu bilgilerden anlaşılacağı üzere, iç elbise olarak kullanılan sirvalin, pantolon olduğu iddia edilerek dışarıda giyilebileceğine cevaz çıkarmak mümkün değildir. Ayrıca Anadolu’da vesaire yerleşim yerlerinde kullanılan şalvarın, pantolon ile uzaktan veya yakından bir alakası bulunmamaktadır. Çünkü örfümüzde bulunan şalvar tesettür şartlarını tamamıyla ihtiva etmektedir. Rivayetteki olayın akışı dikkate alındığında, bulunduğu binekten düşen hanımın sirvalinin, onun iç elbisesi olduğu da açıkça anlaşılmaktadır. Belki de buradan anlaşılması gereken mana, hanımların tesettür şartlarını barındıran bir elbise giymelerinin ötesinde, elbisenin altına da ihtiyat olarak geniş iç elbise giymelerinin edep olduğudur. Asrımızda karşılaştığımız büyük sıkıntılardan birisi de maalesef bir kelimenin günümüzdeki tercümesine bakarak hadislerin anlaşılmaya çalışılmasıdır.

Netice

Netice olarak yukarıda, delilleri ile zikredilen şartlar bize tesettürün olması gerektiği şekli kaba hatlarıyla sunmaktadır. Pantolon, bedeni kaplayacak şekilde örtmemesi; tesettürü sağlayacak derecede bol olmaması ve de genel kanıda erkek elbisesi konumunda olması sebebiyle kadınlar için uygun bir kıyafet değildir. Müslüman bir hanım için pantolon ve bunun gibi tesettür şartları barındırmayan bir elbiseyi, dış elbise olarak giymek caiz değildir. Üzerine çarşaf, ferace gibi dış elbisesi giyilse bile iç elbise olarak pantolon yerine bol ve erkek kıyafeti olarak meşhur olmamış kıyafetler giyilmesi tavsiye edilir. Edebe ve sünnete uygun olan da budur.

[1] İbn Manzur, Lisanu’l-Arab, Daru Sader, IV/343; Râzî, Muhtâru’s-Sıhâh, Mektebetu Lübnan, I/326.

[2] İbrahim Mustafa, Ahmed Zeyyât, Hamid Abdülkadir, Muhammed en-Neccâr, el-Mu’cemu’l-Vesît, Daru’d-Da’ve, I/416.

[3] A’raf, 26.

[4] Ahzâb, 59.

[5] Kurtubî, el-Cami’ li Ahkâmi’l-Kur’ân, Daru Âlemi’l-Kütüb, Riyat, XIV/242.

[6] Ahmed b. Hanbel, Müsned, (8665), Müslim, Sahîh, (2128).

[7] Suyuti, Tenvîrü’l-Havâlik, Mektebetü’t-Ticariyyetü’l-Kübra, II/216.

[8] Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, (6875); Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, (14332).

[9] Taberânî, el-Mu’cemu’l-Evsat, (2443); el-Mu’cemu’l-Kebîr, (13180)

[10] Ebu Dâvûd, Sünen, (4098); İbn Mâce, Sünen, (1903).

[11] Bezzâr, el-Müsned, (112), (363).

[12] Muhammed b. Muhammed Abdurrezzak el-Hüseynî, Tacu’l-Arûs min Cevâhiri’l-Kâmûs, Daru’l-Hidâye, XXIX/198.

[13] http://www.lugatim.com/s/SER%C3%82V%C4%B0L

[14] https://islamansiklopedisi.org.tr/kiyafet/

Hakkında MEŞİHAT

Dini soruların cevap kapısı. İslam'a dair tüm sorularınızı Whatsapp aracılığıyla bize sorabilir; arama kısmından sitemizdeki yüzlerce cevaba ulaşabilirsiniz.

Ayrıca Bakınız

Daru’l Harp’ten Daru’l İslam’a hicret etmenin hükmü nedir? Avrupa ülkelerinde yaşamak caiz midir?

Bir Müslüman için İslam’ı yaşamak var oluşunun en temel gayesidir. İslam’ı yaşamak için şartlarını oluşturmak …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir