Ayet-i Kerime ve Hadis-i Şeriflerde Komşuluk

Bizleri hidayet vesilelerine ulaştıran ve Kur’an-ı Kerim’de: “(Ey kullar!) Allâh’a (kulluk ve) ibadet edin! O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın! Babayla anaya, (kardeş ve amca gibi) yakınlık sahibine, yetimlere, yoksullara, (soy veya mekân bakımından) yakınlık sahibi komşuya, (soyu veya evi) uzak komşuya, (eş, yol arkadaşı ve ders arkadaşı gibi) yanındaki arkadaşa, yolda kalmışa ve sağ ellerinizin mâlik olduğu şeylere(; köle ve işçilere) tam bir iyilikle (muâmele edin)! Şüphesiz ki Allâh, çokça kibirli (olduğu için akraba ve komşularına iyi davranmayan) ve (üstünlüklerini sayarak insanlara hava atıp) ziyâde böbürlenici olmuş kimseyi sevmez (bu davranışlarına rıza göstermez.)[1] buyuran Allah’a sonsuz hamd-ü senalar olsun! Bizleri dünya ve ahiret saadetine ulaştıracak tüm hayırları öğreten, numune-i imtisalimiz Muhammed Mustafa’ya mahlûkat adedince salat ve selam olsun!

Giriş

İslam, toplumu ıslah hususunda çekirdekten bütüne bir yol izler. Kendini düzelt ki ailen düzelsin; aileni düzelt ki mahallen düzelsin ve nihayet mahalleni düzelt ki toplum düzelsin! Bu sebeple Allah Teâlâ’nın kullarını iki cihan saadetine ulaştırmak için vaz etmiş olduğu İslam dini; aile ve komşuluk müesseselerine çok büyük ehemmiyet vermiştir. Zira ümmetin ıslahı bu müesseselerin salahına bağlıdır. Bu nedenle Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) birçok hadis-i şerifinde komşuluğun adabını ümmetine öğretmiştir. Bu yazımızda komşulukla alakalı hadis-i şerifleri kısaca ele almaya çalışacağız.

Komşu Kimdir?

Lügat itibariyle komşu, kişiye mesken, sanat, ticaret veya ziraat hususunda yakın olan kimsedir. Hazreti Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem): “Komşu üç kısımdır: 1- Müşrik olan komşu ki, onun Müslüman üzerindeki tek hakkı komşuluk hakkıdır. 2- Müslüman olan komşu ki, onun Müslüman üzerinde komşuluk ve İslam hakkı olmak üzere iki hakkı vardır. 3- Akraba ve Müslüman olan komşu ki, onun Müslüman üzerinde komşuluk, akrabalık ve İslam hakkı olmak üzere üç hakkı vardır.[2] buyurarak, mü’min olsun, müşrik olsun her komşunun diğer komşuda hakkı olduğunu ispat etmiştir.

Birçok komşusu olup, komşuları arasında tercih yapması gereken kişinin şu hususa dikkat etmesi gerekmektedir: “Hz. Aişe validemiz, Efendimize (sallallahu aleyhi ve sellem): “İki komşum var, bir şeyler hediye etmek hususunda hangisini tercih edeyim?” diye sorunca Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem): Kapısı en yakın olanı tercih et!” buyurdu.”[3] Özellikle günümüzde onlarca komşusu olan kişilerin mutlaka kapısı yakın olanları tercih etmeleri gerekir. Alt veya üst katındaki komşunun kapısını hiç çalmadığı halde arka sokaktaki komşusuyla iyi geçinen kimse, komşuluğun hakkını vermiş olmaz.

Komşunun Şahitliği

Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), öldükten sonra, yakın komşularından üç kişinin kendisine şahitlik ettiği her Müslüman için Allah’ın (celle celalühü) şöyle buyurduğunu bizlere nakletmiştir: “Kullarımın bildikleri üzere şahitliklerini kabul ettim, kendi bildiklerimi affettim.[4] Dolayısıyla komşuları tarafında hayrı bilinen, hayrına şahitlik edilen Müslümanlar, Allah’ın (celle celalühü) affına namzet olmaktadırlar.

Komşu Hakları

Az önce ifade etmeye çalıştığımız gibi müşrik bile olsa komşunun komşu üzerinde birtakım hakları vardır. Komşunun komşu üzerindeki hakkını anlayabilmemiz için Efendimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) şu hadis-i şerifini dikkatlice düşünmemiz gerekmektedir:

Cebrail (aleyhisselam) bana, komşuya iyilik etmeyi (yani hakkına riayet etmeyi) o kadar çok tavsiye etti ki, neredeyse komşuyu komşuya mirasçı kılacak zannettim.[5]

Hayırlı insanı tarif sadedinde de Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Allah katında arkadaşın hayırlısı, arkadaşına karşı hayırlı olandır. Komşunun hayırlısı da komşusuna karşı hayırlı olandır.[6]

Başlıca komşu haklarını şu başlıklar altında inceleyebiliriz:

1. Komşuya İkram

“Komşu, komşunun külüne muhtaçtır.” sözü, toplumumuzda sıkça kullanılan veciz bir kelamdır ve komşunun komşusunun külünde bile hakkı olduğunu ispat eder. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) Ebû Zerr’e (radıyallahu anh) nasihat ederken şöyle buyurmuştur: “Ey Ebû Zerr! Çorba pişirdiğin vakit suyunu fazla kat ve komşunu gözet.[7]

Efendimizin (sallallahu aleyhi ve sellem), “Komşusu açken tok yatan bizden değildir.[8] kelamı meşhurdur. Burada ikram bahsinde anlatmak istediğimiz bunun ötesinde bir durumdur. Yani ‘Komşusu açken tok yatan bizden değildir.’, onu konuşmuyoruz. Komşusu aç olmasa bile bir Müslümanın ona yediğinden ikram etmemesi düşünülemez. Bu ikramlar neticesinde insanlar arasında kaynaşma olur ve böylece Müslümanlar kenetlenir. Başka bir hadis-i şerifinde Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Allah’a ve ahiret gününe iman eden komşusuna ikram etsin.[9] Yine bir kimsenin komşusuyla muhabbetinin nasıl olması gerektiği hususunda da şöyle buyurmuştur:  

Kişi, kendisi için istediğini komşusu için istemedikçe kâmil manada iman etmiş sayılmaz.[10]

2. Komşuya Eziyetten Sakınmak

Etrafında yaşayan insanlara sıkıntı ve eziyet vermemek de Müslüman ahlakıdır. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) komşuya eziyet hususunda şöyle buyurmuştur:  

Komşusunun, şerrinden emin olmadığı kişi cennete giremez.[11]

“Sahabe-i Kiram’dan birisi Rasulullah’a (sallallahu aleyhi ve sellem) geldi ve: “Ya Rasulallah! Falan adam çok namaz kılması, çok oruç tutması ve çok sadaka vermesiyle anılır ancak diliyle komşusuna eziyet eder. (Böyle bir kimse hakkında ne buyurursunuz?)” dedi. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem): “O cehennemdedir.” buyurdu. Adam: “Falan adam da namazının, orucunun ve sadakasının azlığıyla anılır ancak komşusuna diliyle eziyet etmez. (Böyle bir kimse hakkında ne buyurursunuz?)” deyince Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “O cennettedir.” buyurdu.”[12] Müslümanın ayırıcı vasfı ve ahirette kendisine en çok fayda verecek olan özelliği güzel ahlakıdır. Güzel ahlakı olan ve çevresindekilere eziyet etmeyen bir Müslüman, bu ahlakıyla çok namaz kılanların ve çok oruç tutanların önüne geçecektir. Bir kimsenin Allah’a (celle celalühü) çok ibadet etmesi şayet ahlakı kötüyse ve insanlara zarar veriyorsa kendisine fayda vermeyecektir.

Günümüzde kalabalık mahallelerde yaşayan insanların çevrelerindeki insanlara eziyet etmemeleri için azami dikkat göstermeleri gerekmektedir. Evlerde yapılan gürültüler veya ortak kullanım alanlarına bırakılan çöpler, eşyalar ve benzeri şeylerle komşulara eziyet edilebilmektedir. Yukarıda zikrettiğimiz hadis-i şerifler bizlere gösteriyor ki, her Müslüman, önce etrafındakileri razı etmelidir ki, Allah kendisinden razı olsun!

3. Komşuya Emr-i Bi’l-Maruf

Komşulara karşı bir sorumluluğumuz da –belki de günümüzdeki en büyük ve en önemli sorumluluğumuz- onlara hayrı tavsiye etmek ve onları Allah’ın rızasına çağırmaktır. Dini vazifeleri hususunda eksikleri olan komşularımıza iyiliği emretmek Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) bizlere verdiği önemli bir vazifedir. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bu durumu şöyle izah etmiştir:

Kıyamet günü birçok komşu, komşusunun yakasına yapışacak ve: “Ya Rabbi! Bu bana kapısını kapattı ve beni iyiliğinden men etti! diyecektir.[13]

Buradaki iyilik, dünya nimetleri olarak anlaşılabilirse de asıl manası ahiret iyilikleridir. Yani namaz, oruç, cemaat, sohbet ve ilim meclisi gibi ahireti kazandıran iyiliklerdir. Her Müslümanın böyle iyiliklere komşularını da davet etmesi ve onları marufsuz bırakmaması gerekmektedir.

Rabbimiz (Tebareke ve Teâla) komşuluk hususunda vazifelerimizi bi-hakkın ifâ etmeye bizleri muvaffak eylesin! Bu hususta razı olduğu ahlakı bizlere ilham eylesin! Âmin!

[1] Nisa Sûresi, 36

[2] Mensûr Alî Nâsıf, et-Tâcü’l-Câmi‘ul-Usûl, 5/15

[3] Buhâri, Kitâbü’ş-Şuf‘a, 3

[4] Ahmed b. Hanbel, Müessesetü’r-Risale, 1999, 14/540.

[5] Buhârî, Edeb, 28

[6] Tirmizi, Kitâbü’l-Birr ve’s-Sıla, 28

[7] Müslim, Kitâbü’l-Birr ve’s-Sıla ve’l-Edep, 42

[8] el-Beyhakî, Sünenü’l-Kübrâ, 10/5 No: 19668

[9] Buhâri, Edep, 31

[10] Müslim, İman, 17

[11] Müslim, İman, 18

[12] Ahmed b. Hanbel, 14/421

[13] Suyûtî, Câmi‘u’l-Ehâdîs, 15/400, No: 15805.

Hakkında Mustafa Şekerci

Mustafa Şekerci, 1992 yılında İnebolu’da dünyaya geldi. Eğitim hayatına başlamadan ailesiyle birlikte İstanbul’a taşındı. Lisenin son yıllarında Mahmut Ustaosmanoğlu Efendi Hazretleri (kuddise sirruhu) ile tanıştı ve ona intisap etti. Marmara Üniversitesi Matematik bölümünde kısa süre bulunduktan sonra üniversiteyi bırakıp medrese tahsiline başladı. Beş yıllık temel İslamî eğitimin ardından tekâmül medresesinde eğitim gördü ve icazet aldı. Bu süre içerisinde İstanbul Üniversitesi İlahiyat bölümünü bitirdi. Tekâmül eğitiminden sonra İsmailağa Dergisi bünyesinde editörlük ve yayın kurulu üyeliği vazifeleri yaptı. 2018 yılında kurulan Alem-i İslam İlim ve Hizmet Derneği‘nin kuruluşunda, kurucu başkan olarak yer aldı. Halen dernek başkanı olan Mustafa Şekerci, Alem-i İslam Derneği bünyesinde faaliyet gösteren Türkiye’nin ilk ve tek hadis hafızlığı medresesinde müderrislik yapmaktadır. Bunun yanında 2020 yılında, Dini Soruların Cevap Kapısı sloganıyla kurulan Meşihat sitesinin genel yayın yönetmenliğini yapan Mustafa Şekerci‘nin ilmî ve fıkhî yazıları Meşihat sitesinde yayınlanmaktadır.

Ayrıca Bakınız

Kurban kesmek farz mı? Kurban kesmek vacip mi?

Nasuh tövbe ne demektir? Şartları nelerdir?

Nasuh tövbeyi Ebu’s-Suud Efendi tefsirinde şöyle tarif eder: “Nasuh olmak tövbenin değil, tövbe edenin vasfıdır. Tövbe eden kimse bu tövbesiyle sürekli kendisine nasihat eder ve böylece kendini düzeltir.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir