Bu mevzu hususi olarak zekâtla bağlantılı olmayıp genel manada emanet başlığı altına incelenmelidir. O hâlde emanet bahsinde zikredilen hükümler bu mevzuya da cevap olacaktır. Öncelikle bir başkasına ulaştırması için kendisine emanet verilen kişi, emanet verenin vekili konumundadır. Bu durumda vekil olan bu kişi yetkisi olmadığı halde emanet olarak aldığı malı bir başkasına verecek olsa yetkisinin dışına çıkmış ve o malı ödeme hususunda emanet veren kişiye karşı sorumlu olmuş olur.
Bu meseleyi bir misalle açıklayalım: Ahmet 1.000 lira zekât parasını falan kişiye ulaştırması için Mehmet’e teslim etse bu durumda Mehmet, zekâtını teslim etme noktasında Ahmet’in vekili olmuş olur. Daha sonra Mehmet bu parayı Ahmet’in istemiş olduğu kişiye vermeyip bir başkasına verecek olsa yetkisinin dışına çıkmış olur. Şu hâlde paranın sahibi olan Ahmet’in iki seçeneği vardır. Birincisi, Mehmet’in teslim ettiği kişiye zekâtının geçerli olması için onay verebilir. Bu surette zekâtı yerine gelmiş olur. İkincisi, onay vermeyip Mehmet’ten 1.000 lirayı kendisine teslim etmesini isteyebilir. Bu durumda ise Mehmet, vermiş olduğu kişinin elinde para duruyorsa gidip ondan alır ve Ahmet’e teslim eder. Şayet o para harcanmış veya helak olmuşsa[1] o parayı Ahmet’e öder[2].
Burada şuna dikkat çekmek gerekir ki, misal para olarak verildiği için paranın ödetilmesinden bahsedildi. Ancak burada genel kural şudur: şayet emanet olarak verilen şey piyasada misli bulunabilen mallardan ise -seri üretim mallar gibi- misli, misli bulunamayan mallardan ise kıymeti ödettirilir.
Hâsılı; kendisine, falanca kişiye ulaştırması için zekât emanet edilen kişinin o malı başkasına verme hakkı yoktur.
Zekat | Tüm Yönleriyle İslam Dininde Zekat İbadeti yazısını buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.
Zekat ahkamıyla alakalı diğer yazılarımızı buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.
[1] Paranın çalınma, kaybolma, yanma gibi durumlar sebebiyle yitirilmesidir.
[2] Kâsânî, Bedâiu’s-Sanâi, Dâru’l-Kitabi’l-Arabî, IV/208.