Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz
‘Yüce olan Rabbimi tesbih ederim.’ dediği vakit rukû’u tamam olmuş olur.”[1]
Hz. Aişe (radıyallahu anha) validemiz şöyle demiştir: “Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) rükûda ve secdede şöyle derdi:
‘Ya Rabbi! Sana hamd ederek seni noksan sıfatlardan tenzih ederim. Allahım! Beni affet!’”[2]
Hz. Ali (radıyallahu anh) şöyle demiştir: “Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) rukûda şöyle derdi:
“Allah’ım! Sana rükû yapıyorum; sana inandım; sana teslim oldum; sana tevekkül ettim. Sen Rabbimsin! Kulağım, gözüm, beynim, kemiklerim ve sinirlerim senin huzurunda haşyettedir.”[3]
Hz. Âişe (radıyallahu anha) şöyle demiştir: “Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) rükûda ve secdede şöyle derdi:
‘(Ya Rabbi! Sen noksan sıfatlardan) münezzehsin; (yüce zatınla) mukaddessin; Meleklerin ve Ruh’un Rabbisin!’”[4]
Avf b. Mâlik (radıyallahu anh) şöyle demiştir: “Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) rükûda şöyle derdi:
‘Ululuk sahibi, (maddi ve manevi) tüm mülklerin sahibi, üstünlük ve azamet sahibi olan (Allah’ı) bütün noksanlıklardan tenzih ederim.’”[5]
[1] İbn Mâce, İkâmetü’s-Salât, 20
[2] Buhârî, Sıfatü’s-Salât, 40
[3] Müslim, Salâtü’l-Müsâfirîn, 26
[4] Müslim, Salât, 42
[5] Ebû Dâvud, er-Rüku‘ ve’s-Sücûd, 2