Zerdüştîlik Zerdüşt’ün tebliğ ettiği, tek tanrıya inanç sistemine dayalı bir dindir. Mecusiliğin ilk hali denilebilir.
Zerdüşt -kabul edilen görüşe göre- milattan önce yedinci yüzyılda Azerbeycan’ın Rey şehrinde doğmuştur. Doğumu, büyümesi ve bu öğretiyi yaymaya başlaması hakkında kaynaklarda farklı rivayetler mevcuttur. Zerdüşt, Ahura mazda[1] tarafından gönderilen bir peygamber olduğunu iddia etmiştir. Bu öğreti hakkında “Zend Avesta” isminde bir kitap yazmıştır.
Misyon faaliyetlerinin ilk zamanlarında Zerdüşt’ün fazla başarılı olamadığı ve içinde yaşadığı toplum tarafından tepkiyle karşılandığı kaydedilmektedir. Nitekim ilk on yıl içerisinde yalnızca bir kişinin (kuzeni) kendisine inandığı söylenir. Bu başarısızlık üzerine daha doğudaki Kral Viştaspa’nın ülkesine gitmiştir. Viştaspa’nın Zerdüşt’ün öğretilerini kabul etmesi bu din için dönüm noktası olmuştur.
Persler zamanında Zerdüştîliğin yayıldığı ülkelerde asıl Zerdüştîlik’ten uzak bazı ekollerde oluşmaya başlamıştır. Daha sonra perslerin yıkılması ve zerdüştlerin bulunduğu yerlere yunanlıların hâkim olması zerdüştlüğün yapısının ciddi anlamda değişmesine yol açmıştır.
Zerdüştîliğin tam anlamıyla mecusiliğe dönüşü ise sasani devleti zamanında olmuştur. Nitekim 272’de mecusilik devletin resmi dini ilan edilmiştir.
Zerdüştîlik inancının bazı esasları şunlardır:
Aydınlık ve karanlık birbirine zıt olan iki asıldır. Alemin başlangıcı bu iki aslın karışmasıyla gerçekleşmiştir.
Yaratıcı olan tanrı aydınlığı ve karanlığı yaratmıştır. O tektir. Hiçbir ortağı yoktur.
Aydınlığın karanlıkla karışımından iyilik, kötülük, düzen, kaos, temizlik, kirlilik ortaya çıkmıştır. Şayet bu karışım olmasaydı, alem var olmazdı.
İkisi arasındaki çekişme, aydınlık karanlığa, iyilik kötülüğe baskın gelinceye kadar devam edecek, sonra da iyilik kurtulup kendi dünyasına çekilecek, kötülük de kendi dünyasına düşüp gidecektir.
Zerdüştler, yüzlerini dahi yıkamaktan kaçınacak derece suyu kutsallaştırmaktadırlar. Onlar nazarında su, içmek ve ekinleri sulamaktan başka bir şey için kullanılmaz.
Zerdüştlere göre insan için iki yaşam söz konusudur: İnsanın yaptıklarının sayılıp döküldüğü ilk yaşam ile mesud veya bedbaht olduğu diğer yaşam. İkinci yaşamla ilgili olarak Zerdüştler cehennemden ve sırat-ı müstakimden de söz etmektedirler.[2]
[1] Zerdüştîlikte iyiliği temsil eden tanrıya verilen isimdir. Bu dinin kutsal metni Avesta’nın dili olan Eski Farsça’da Ahura Mazda (hakîm rab) diye adlandırılmış olup daha sonra bu isim Orta Farsça’da (Pehlevîce) Uhurmezde (Hurmezd), Hurmüzd, Yeni Farsça’da Urmezd, Batı kaynaklarında Ohrmazd veya Ormazd, İslâm kaynaklarında ise Hürmüz şekline dönüşmüştür.
[2] İstifade edilen kaynaklar:
el-Milel ve’n- Nihal, Şehristani, Darü’l- Kütübi’l- İlmiyye.
Mecusilerin geri dönüşü, Dr. Abdullah Muhammed Garip, Ter: Muhammed Sürur Zeynü’l Abidin, Guraba Yayınları.
DİA, Zerdüştilik ve Hürmüz maddeleri.