Namaz kelimesinin Arapça karşılığı “salât” olup sözlük anlamı dua etmek demektir. Arap şairler “salât” kelimesini dua anlamında, şiirlerinde kullanmışlardır. Sonra günde beş vakit kılınan, rukûsu, secdesi ve şartları olan özel ibadete isim olmuştur.[1] “Namaz” olarak ise bizim dilimize Farsça’dan geçmiştir.
Bu makalemizde bizden önceki şeriatlarda ve bizim şeriatımızdaki namaz ibadetini inceleyeceğiz.
İslam Öncesi Dinlerde Namaz[2]
Kur’an’da Hz. Muhammed’den ﷺ önceki peygamberlerin de namaz ibadetiyle mükellef kılındıkları belirtilmektedir.
“Bu kitapta İsmâil’i de okuyup an. O gerçekten sözüne sadıktı; elçi-peygamberdi. Halkına namazı ve zekâtı emrederdi ve rabbinin rızâsına ermişti.”[3]
“Mûsâ’ya ve kardeşine şöyle vahyettik: “Kavminiz için Mısır’da evler hazırlayın, evlerinizi ibadet mahalli yapın ve namazı kılın. (Ey Mûsâ!) İnananları müjdele.”[4]
Bu ve benzeri ayet-i kerimelerden, namaz ibadetinin sadece Hz. Muhammed’in ﷺ ümmetine has olmayıp, önceki ümmetlerde de var olduğu anlaşılmaktadır. Yine aynı şekilde, önceki ümmetlerin namazlarında da kıyam, rükû ve secde gibi temel rükûnların var olduğu bildirilmekle birlikte, namazın kılınışına dair detaylı açıklamalar mevcut değildir.
İslam Dininde Namaz
Dinimizde namaz 5 vakit olarak Mirac hadisesiyle beraber farz kılınmıştır.[5] Kıyam, rükû ve secdeyle beraber edâ edilen bu ulvi ibadet, bir nevi Allah’a saygı duruşu mesabesindedir. Müslüman bir kişi gününü beşe bölerek din ve dünya işlerini bununla tanzim eder; bununla evine, işine, ailesine bereket umar. Kıyamet günü de kulun hesaba çekileceği ilk ameli namaz olacak ve namazı tam olanın diğer hesapları kolay geçecektir.[6]
Namazın Farz Olduğunun Delilleri
Yüce Rabbimiz Kur’ân-ı Kerim’de; “Şüphesiz namaz, müminlere, vakitle belirlenmiş olarak farz kılınmıştır.”[7] buyurmuştur.
Abdullah İbn Ömer (radıyallahu anh)’dan rivâyet edildiğine göre, Hz. Peygamber ﷺ şöyle buyurmuştur: “İslâm beş şey üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka bir ilâh bulunmadığına, Muhammed’in Allah’ın elçisi olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, haccetmek ve Ramazan orucunu tutmak.“[8]
Bu ve benzeri pek çok ayet ve hadiste namazla alakalı malumat bulmak mümkümdür. Katî nasla farz olduğu sabit olduğundan dolayı namazın farz olduğunu inkâr eden kimse dinden çıkmış olur.
Namaz Kimlere Farzdır?
Namaz, akıl sahibi, ergenlik çağına ulaşmış her Müslümana farzdır. Zira akıl sahibi olmayanlar, çocuklar ve iman sahibi olmayan gayr-i müslimler namazla mükellef değildirler.[9] Bununla beraber hayız ve lohusa olan bir kadın bu haller bitene kadar; başını hareket ettirmeye takat getiremeyen kötürüm hastalar da iyileşene kadar namazla mükellef değillerdir.
Namazın Çeşitleri
Namaz; farz, vacip ve nafile olarak kısımlara ayrılmaktadır.
Farz Namazlar
Sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazları yani kısaca beş vakit namaz, şartları barındıran herkese farzdır. Bu namazlar kılınmadığı takdirde bunları kaza etmek de farzdır.
Vacip Namazlar
Hanefi mezhebine göre vitir, Ramazan ve Kurban Bayramı namazları vaciptir. Kişinin başlayıp da tamamlamadığı sünnet namazlar da zimmetinde vacip olarak kalmaya devam eder. Adadığı bir namaz varsa bunu da kılması vaciptir.
Şafi mezhebine göre vitir ve bayram namazları sünnettir ve kişinin yarım bıraktığı sünnet namazları yeniden tamamlaması vacip değildir.
Nafile Namazlar
Bu saydıklarımız dışında kalanda müekked ve gayr-i müekked bütün namazlar nafile namaz kapsamına girmektedir. Beş vakit namazın sünnetleri, teheccüd namazı, kuşluk namazı, evvabin namazı veya kişinin kendine kılmayı vird edindiği namazlar hep bu nafile namaz çeşidindendir.[10]
Namazların Kılınışı
Kur’ân bize namazı emrederken, sünnet de onu nasıl kılacağımızı anlatır. Hz. Peygamber ﷺ “Ben nasıl namaz kılıyorsam, siz de öyle kılın.”[11] buyurarak bu konuya açıklık getirmiştir. Namazın sahih olması için birtakım şartlar da bulunmaktadır.
Namazın Farzları
Klasik tabirle namazın farzları altısı dışından, altısı içinden olmak üzere 12 tanedir.
Namazın Dışındaki Farzlar | Şartlar
-Hadesten taharet: Abdestsiz olan kimsenin abdest alması, cünüb olan kimsenin ise gusletmesi demektir.
-Necasetten taharet: Kişinin bedeninde, elbisesinde veya namaz kılacağı mahalde bulunan necaseti temizlemesi demektir.
-Setr-i avret: Kadınların el ve yüz dışında bütün bedenlerini, erkeklerin ise göbekle diz kapağı arasını örtmesi demektir. Erkekler için bu zaruret olanıdır. Yoksa namazda en güzel şekilde giyinik olunmalıdır.
-İstikbal-i kıble: Kişinin kıbleyi araştırması ve araştırması sonucunda namaz için o cihete yönelmesi demektir. Araştırmak; sorarak, önceden nasbedilmiş bir tabelaya bakarak veya camilerde konulmuş mihrap yönüne dönmek suretiyle yerine gelir.
-Vakit: Her namazı vaktinde kılmak demektir. Namaz, vakit girmeden kılınmaz. Vakit çıktıktan sonra da artık eda edilmiş olmaz. Hanefi mezhebinde, Arafat ve Müzdelife’de Zilhicce ayında yapılan cem dışında başka bir zaman, başka bir sebeple cem yapmak, yani iki namazı birleştirmek yoktur.
-Niyet: Namaza başlamadan önce kişinin niyet etmesi, hangi vaktin namazını kıldığını bilmesidir. Niyet ise kalple olur. Dil ile söylenmesi de güzel görülmüştür.
Namazın İçindeki Farzlar | Rükunlar
-İftitah tekbiri: Namaza Allahu Ekber diyerek başlamaktır. Buna iftitah (başlangıç) tekbiri denildiği gibi (namaza başlayarak yemek, içmek gibi şeyleri kişiye haram etmesi sebebiyle) “Tahrime” de denir. İftitah tekbiri sadece Allah ﷻ için tazim içeren zikirle yapılır. İftitah tekbiri sebebiyle namaza girilmiş, dışarıyla alaka kesilmiş olur.
Tahrime; Hanefi mezhebine göre esasen rükün değil, şarttır. Dolayısıyla namazdan öncedir. Şu kadar var ki; namazın rükunlarına ziyadesiyle bitişik olduğundan rükün sayılmıştır.
-Kıyam: Ayakta durmak demektir.Farz ve vacip namazlarda rükundur. Yani ayakta durabilen bir kimsenin oturarak bu namazları kılması geçerli olmaz. Nafile namazlar ise özür bulunmaksızın oturarak kılınabilir. Fakat ayakta kılınmaları daha faziletlidir.
-Kıraat: Namaz kılanın, kendisini işitebileceği şekilde Kur’an-ı Kerim’den bir miktar okumasıdır. Zira kişinin kendisinin duyamayacağı kadar sessiz yaptığı kıraat geçerli olmaz. Farz olan miktar ise ihtiyata uygun olan görüşe göre; üç kısa ayet veya üç kısa ayet miktarınca uzun bir ayet okumaktır.
Dört veya üç rekâtlı farz namazların herhangi iki rekâtında kıraat yapmak farzdır. İlk iki rekâtta kıraat yapılması ise vaciptir. İki rekâtlı farzlarda, nafile ve vacip namazların ise her rekâtında kıraat yapmak farzdır.
-Rükû: Rükû eğilmek demektir.Kıyamdan sonra eğilerek rükûa varılır. Baş ile sırt aynı hizaya getirilir, eller dizlere kadar uzatılır ve dizler kavranır. Sadece başı eğmek yeterli olmaz. Sırt da eğilerek başla aynı hizaya getirilir. Oturarak namaz kılan kimse ise alnını dizlerine paralel hale gelecek şekilde eğer.
-Secde: Kişininrükûdan sonra yere kapanarak iki ayağını, iki dizi, iki eli ve alnını yere koymasıdır. Kişinin burnu yere koymadan yalnız alnıyla secde yapması yeterlidir. Ancak özür bulunmadıkça bu şekilde secde yapmak mekruhtur.
-Kade-i ahire: Namazın sonunda teşehhüd miktarı (tahiyyat okuyacak kadar) oturmaktır. İki rekatlı namazlarda tek oturuş olduğu halde yine de bu isim verilir.[12]
Namazın Vacipleri
Namazın vacipleri olarak şu maddeleri saymak mümkündür:
- Fatiha okumak
- Fatiha’dan başka zammi sure (veya kısa üç ayet ya da üç ayet uzunluğunda bir ayet) okumak
- Dört rekatlı farz namazların ilk iki rekatında kıraat yapmak
- Fatiha’yı zammi sureden önce okumak
- Secdede alınla beraber burnu da koymak
- Her rekâtta ikinci secdeyi diğer rekâtlara kalkmadan yapmak
- Tadili erkana riayet etmek
- Birinci oturuşta oturmak
- Birinci oturuşta “Ettehiyyatü” duasını okumak
- Son oturuşta “Ettehiyyatü” okumak
- İkinci rekâtın teşehhüdünden sonra beklemeden üçüncü rekâta kalkmak
- “es-Selamu aleykum ve rahmetullah” derken “selam” lafzını söylemek
- Vitir namazında kunut yapmak
- Bayram tekbirlerini almak
- Sabah, akşam ve yatsı namazlarında imamın vacip olan kıraati açıktan okuması öğle ve ikindi namazında ise gizli okuması vaciptir. Öğle ve ikindiyi tek başına kılanın da kıraati gizli yapması vaciptir; sabah, akşam ve yatsı namazlarında ise muhayyerdir (kendi seçimine bırakılmıştır).[13]
Namazın Sünnetleri
Namazın belli başlı sünnetleri şu şekildedir:
- İftitah tekbiri esnasında elleri kaldırmak
- Sağ elini sol elin üstüne koyup elleri göbek altında bağlamak
- Sübhaneke duasını okumak
- Eûzü-besmele çekmek
- Fatiha’dan sonra “amin” demek
- Sübhaneke duası ve eüzü-besmeleyi gizli okumak
- İmamın intikal tekbirlerini açıktan okuması
- Kıyam esnasında ayakların arasını dört parmak miktarı açmak
- Sabah namazının ilk rekatında kıraati uzun tutmak
- Rükû tekbirlerini okumak
- Tesbihleri üçer kere yapmak namazın başlıca sünnetlerindendir.[14]
Namazın Mekruhları
Namazın bellibaşlı mekruhları şunlardır:
- Vacibi terk etmek
- Sünnetleri kasıtlı olarak terk etmek
- Namaz esnasında elbisesiyle veya bedeniyle (mesela sakalıyla) oynamak
- Parmakları çıtlatmak
- Boynunu sağa sola çevirmek (Eğer göğsünü çevirirse namaz bozulur.)
- İmkânı olduğu halde sadece don veya şalvarla namaz kılmak[15]
- Namazda bir özür bulunmaksızın yere, duvara veya direğe yaslanarak namaz kılmak
- Namazda sağa-sola meyletmek. Böyle bir hareket hem gereksiz hem de huzura aykırıdır.
- Erkeklerin secdede kollarını yere döşemeleri de mekruhtur.[16]
Namazın mekruhları pek çoktur. Bunlar tenzihi ve tahrimi olarak ikiye ayrılmaktadır. Ayrıntılı bilgi için Ömer Nasuhi Bilmen’in “Büyük İslam İlmihâli” isimli esere müracaat edilebilir.
Namazın Kılınışı
İki rekatlık bir namazın kılınışı kısaca şöyledir:
Bir kişi abdestli bir şekilde, temiz elbiseyle, temiz bir yerde kıbleye döner ve ellerini kulak hizasına kaldırarak “Allahu Ekber” der. (Kadınlar ellerini göğüs hizasına kaldırır.) Sonra sırasıyla Sübhaneke duası, eûzü-besmele ve sonra Fatiha Suresi okunur, ardından zammi sure okunur. (Eğer imamla namaz kılınıyorsa kişi sadece Sübhanekeyi okur ve susar) Akabinde “Allahu Ekber” denir ve rukuya varılır. Tesbihler üçer kere yapılır. “Semi‘allahu limen hamideh” diyerek ayağa kalkılır ve “Rabbena ve lekel hamd” denilir. “Allahu Ekber” denilerek secdeye varılır ve üç kere tesbihler okunur. Tekbir okunarak oturulur, mafsallar yerine oturana kadar beklenir, yeniden “Allahu Ekber” denilerek ikinci secdeye varılır ve üç kere tesbih okunur. “Allahu Ekber” denilerek ayağa, ikinci rekâta kalkılır. Fatiha, zammi sure okunduktan sonra aynı şekilde rükû ve secdeler yapılır ve oturulur. Sırasıyla Et-Tahiyyatü, salli-barik ve Rabbena duaları okunduktan sonra sağa ve sola selam verilir.
Namazı Bozan Şeyler
Namazı bozan şeyleri kısaca şu şekilde sıralamak mümkündür:
Yanılarak veya bilerek namazda konuşmak,
Bir şey yiyip-içmek,
Dünyevi bir şeyden dolayı ağlamak,
Başkasına selam vermek, hapşurana “yerhamukellah” demek,
Amel-i kesirde bulunmak namazı bozar. Amel-i kesir; dışarıdan bakanın namaz kılan kişinin namaz kılmadığını zannettirecek kadar namazla alakasız işlerle çok fazla meşgul olması demektir. Ayrıntılı bilgi için Ömer Nasuhi Bilmen’in “Büyük İslam İlmihali”ne müracaat edilebilir.
Namaz konusundaki diğer makalelerimizi okumak için burayı tıklayabilirsiniz.
[1] Muhammed Ali Sâbûnî, Muhtasar İbn Kesir, Dâru’s-Sirac, s.32.
[2] “İslam Öncesi” ifadesinden kastımız bizden önceki şeriatlerdir. Yoksa bütün peygamberler İslam dinini tebliğ etmişlerdir. Değişen şey şeriatlardır.
[3] Meryem, 54,55.
[4] Yunus, 87.
[5] Buhâri, Salat, 76, Enbiya, 5; Müslim, İman, 263
[6] Tirmizî, Mevâkît 188; bk. Ebû Dâvûd, Salât 149; Nesâî, Salât 9; İbni Mâce, İkâmet 202.
[7] Nisa, 103.
[8] Buhârî, İmân 1, 2; Müslîm, İmân 19, 22; Tirmizi, İmân 3; Nesâî, İmân 13.
[9] Şurunbülali, Nuru’l-İzah, Mektebetü’s-Sirac, s.63.
[10] Ayrıntılı bilgi için bkz.: Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, “Nafile Namazlar”, Yasin Yayınevi, s.267.
[11] Buhârî, Ezân, 18.
[12] Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, Yasin Yasin Yayınevi, s.179-219.
[13] Şurubbülali, Nuru’l-İzah, Mektebetu’s-Sirac, s.76,77.
[14] a.g.e, s.78-82.
[15] a.g.e, s.97, 98.
[16] Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, Yasin yay. s.296-298.