Ülkemizde birçok insan cuma günü kabir ziyaretleri yapmayı kendisine adet edinmiştir. Bu güzel görülmüş bir ameldir.

İbn Kudâme (radıyallahu anh) el-Muğni isimli eserinde bu hadisten yola çıkarak, kabristanlığa girildiği vakit ayakkabıları çıkarmanın mendup olduğunu ifade etmiştir.

Bu bölümde, tahlil (inceleme) ve tefsir yapılmadan sadece şefaat kelimesi ve müştaklarının (türev) zikredildiği şefaat ayetleri cem edilecektir.

Hz. Ali’den gelen bir rivayette Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) cünüplük dışında her halde Kur’ân okuduğu belirtilmiştir.

Kur’ân’ı dinlemek farz-ı kifayedir.[1] Yani bir toplumda dinleyenler varsa diğerlerinden bu sorumluluk kalkar. Bununla birlikte başka bir işle uğraşmakta olan kimselerin yanında Kur’ân ayetlerinin sesli olarak okunması uygun değildir. Bu durumda Kur’ân’ı dinlemeyenler değil, okuyanlar günaha girmiş olur. Mesela bir kimse ilim tahsil ederken yahut çarşı pazarda satış yaparken Kur’ân …

Şefâat konusunu ele alan kadim (ilk dönem) kelam kitaplarına bakıldığı zamanda ulemanın şefaatin kısımları ya da nevileri şeklinde bir başlık açmadığı görülür.

Kişi zekâta niyet ettiği halde karşı tarafa verirken hediye veya borç diyerek verse sahih olan görüşe göre o kişi zekâtını vermiş olur.

Zekâtın geçerli olabilmesi için o malın zekât olduğuna niyet etmek şarttır. Üç şekilde zekâta niyet edilebilir

Zekât, fitre ve fidye ancak dinen fakir sayılan kimselere verilebilir.

Zina yapmak, dinimizce en şiddetli haramlardan biridir. Bununla beraber böyle bir haramı yapmak nikahın düşmesine sebep olmayacaktır.