Kefaret Ne Demektir?
Kefaret, sözlükte gidermek ve örtmek manasındadır. Allah, bazı kusurları ve günahları birtakım vesilelerle bağışlayıp örttüğünden bu vesilelerden her birine “Kefaret” denilmiştir. Bunun çoğulu “Keffarât”dır. Günahları affetmeye de ‘Tekfir-i Zünûb” denilir.[1]
Oruç Kefareti Nedir?
Oruç kefareti: Ramazan ayında herhangi bir özür bulunmaksızın belli şartlar içinde orucunu bozan bir mükellefin, işlemiş olduğu bu kusuru telafi etmesi için Allah’ın takdir ettiği cezadır.
Bu ceza kişinin, Müslüman veya gayr-i Müslim bir köle veya cariye azad etmesidir. Eğer buna gücü yetmiyorsa, arka arkaya kesinti yapmaksızın iki ay oruç tutmasıdır. Eğer buna da gücü yetmiyorsa altmış fakire -sabah ve akşam olmak üzere iki öğün- yemek yedirmesinden ibarettir. Bu yemeği evinde altmış fakire sabah akşam bir günde toplu olarak yemek vermekle de gerçekleştirebilir. Oruç kefareti böyle yemek yedirmekle olabileceği gibi, bizatihi yiyeceği fakire verip temlik etmekle de olur.[2]
Oruç Kefaretinde 60 Gün Tutulan Orucun Peş Peşe Olması Zorunlu Mudur?
Oruç kefareti, oruç tutmak suretiyle olunca, bunda kesintisiz arka arkaya tutmak şarttır. Zira Peygamber Efendimiz oruç kefaretinin ne olduğunu anlatırken “Peş peşe 2 ay” ifadesini kullanmıştır.[3] Onun için oruca başlayan kimse, ara vermeden iki ay oruç tutar.
Eğer daha iki ay dolmadan herhangi bir sebeple orucunu bozarsa, yeniden iki ay oruç tutmaya başlar.
Oruç Kefareti Olarak 60 Gün Oruç Tutan Kadın Adet ya da Lohusa Olacak Olsa Kefarete Tekrar Başlaması Gerekir Mi?
Oruç kefaretinin altmış gün peş peşe olmasından kadınların adet halleri müstesnadır. Geçirecekleri adet günleri kesinti sayılmaz. Çünkü bu halden kurtulmak kadınlar için mümkün olmayacak derecede zordur.
Lohusa hali, adet hali kadar çok gerçekleşmediği için, kefaret orucu tutarken lohusa olan kadın bu hali bittikten sonra kefarete tekrar baştan başlamak zorundadır.[4]
[1] Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, Yasin Yayınevi, 392.
[2] İbn Abidin, Reddü’l-Muhtar, Darü’l Fikr, II/412.
[3] Buhari, (1936); Müslim, (1111).
[4] Büyük İslam İlmihali, 393; Reddü’l-Muhtar, II/412.