Tadil-i Erkan: Namazın Direği

İslam, insana örnek alacağı rol model olarak Kâinatın Efendisini (sallallahu aleyhi ve sellem) tayin etmiş, âdemoğluna her şeyin en güzelini kendisinde bulabileceği bir numune-i imtisal olarak[1] O’na tabi olmasını emretmiştir. [2] Allah’ın her emrini yerine getirmekle mükellef olan Müslüman, bu fiilleri arzulandığı şekilde yerine getirebilmek için Peygamber’i (sallallahu aleyhi ve sellem) kendisine ölçü almalı, O’nun yaptığı tarzda ibadetleri yerine getirmelidir. Özellikle dinin direği olma vasfına haiz bulunan namazı[3] ikame etmede, Peygamber’i (sallallahu aleyhi ve sellem) kendine düstur edinip namazı o şekilde eda etmelidir. Çünkü Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) “Namazı benden gördüğünüz şekliyle kılınız.”[4] buyurmuştur.

Peygamber’in (sallallahu aleyhi ve sellem) namazına kendi namazını benzetmek isteyen kişinin, ilk olarak dikkate alması gereken hususlardan birisi ise tadil-i erkan meselesidir. Zira Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) tadil-i erkan kurallarına riayet etmeyen bir sahabiye “Dön ve namazını tekrar kıl, çünkü sen namaz kılmadın” buyurmuş ve namazını üç defa; tadil-i erkana riayet edinceye kadar kıldırmıştır.[5] Bu yüzden namazı kâmil bir şekilde kılmak isteyen kimse tadil-i erkana riayet etmelidir.

Tadil-i Erkan Nedir?

Ta’dîl-i erkan namazın kıyam, rükû ve secde gibi her rüknünü sükûnetle yerine getirmek ve bu rükünleri yerine getirirken uzuvların yerleşik olması yani hareket halinde bulunmamasıdır. Sözgelimi; rükûdan kıyama kalkerken tam anlamıyla dikilmeli ve bu halde sükûnet bulmalı, en az bir kere “sübhanallahi’l-azim” diyecek kadar ayakta durup sonra secdeye varmalıdır. Her iki secde arasında da secde ve rükû esnasında da en az böyle bir miktar durulmalıdır.[6]

Tadil-i erkan İmam Ebu Hanife (rahimehullah) ile İmam Muhammed’e (rahimehullah) göre vaciptir. İmam Ebu Yusuf (rahimehullah) ve diğer üç mezhep imamına göre ise yukarıda bahsedilen hadis-i şerif ve “Sizden biriniz rükû ve secdeden kalkarken belini tam doğrultmadıkça namazı geçerli olmaz.”[7] gibi bazı hadislerden dolayı farzdır. Ancak istidlal etmiş oldukları bu gibi hadisler haberi vahit olmakla beraber sadece zan ifade ederler. Kuran’da ise mutlak anlamda rükû ve secde emredilmiş olup ta’dîl-i erkana değinilmemiştir. Bu durumda sadece zan ifade eden hadislerden yola çıkarak ta’dîl-i erkanı farz kılmak kitap üzerine haberi vahit ile ziyadede bulunmak olacaktır ki bu da caiz değildir. Çünkü bu, bir nevi nesihtir ve sübutu zannî olan haberi vahidin katî olan Kuran’ı neshetmesi düşünülemez. Bu yüzden en doğrusu vacip olduğunu söylemektir.[8]

Yapılacak ibadetlerden alınacak haz kalbin huzuruna, huşûuna bağlıdır. Kalbin huzur ve huşûunu sağlamak suretiyle namazdan tat almayı sağlayan ta’dîl-i erkan da hiç şüphesiz namazın direğidir.

[1] Ahzab 21.

[2] Nisa 59, Ali İmran 31.

[3]Beyhaki, Şu’abü’l-İman, No:2564.

[4] Buhari, 5576.

[5] Camiû’t-Tirmizi, 278.

[6] Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, Yasin yay, s.174; Baberti, el-İnaye, el-Mektebetü’ş-Şamile, I/492.

[7] Ebû Davud, 730.

[8] İbn Abidin, Reddü’l-Muhtar, Daru’l-Fikir,I/451-464; İbrahim Halebi, Halebi Sağir, Şifa yay, s.296.

Hakkında MEŞİHAT

Dini soruların cevap kapısı. İslam'a dair tüm sorularınızı Whatsapp aracılığıyla bize sorabilir; arama kısmından sitemizdeki yüzlerce cevaba ulaşabilirsiniz.

Ayrıca Bakınız

İslam dininde ve önceki dinlerde namaz ibadeti. Detaylı ve özet haliyle İslam'da namaz, şartları, vakitleri, türleri vb. konular

Namaz | İslam’da ve Diğer Dinlerde Namaz İbadeti

Namaz kelimesinin Arapça karşılığı “salât” olup sözlük anlamı dua etmek demektir. Arap şairler “salât” kelimesini …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir