Evvela şunu bilememiz lazımdır: Zekâtın kime verileceği konusu fıkhi bir konudur. O halde bu konuda bir nakil yapacaksak fıkıh kitaplarından olmalıdır. Fi sebîlillah meselesi fıkıh kitaplarımızda etraflıca incelenmiştir. Kaynaklarımıza baktığımızda fi sebîlillah’dan kastedilenin ne olduğu hakkındaki tartışmalar ‘savaşa katılan kimse’ ile ‘hacı’ arasında cereyan etmekte ve herhangi bir kurum veya kuruluştan bahsedilmemektedir. Nitekim fıkıh kitaplarımızda “Zekâtın rüknü temliktir (fakire malı mülk olarak vermektir). Bundan dolayı mescit, nöbet mevzisi ve çeşme yapımına zekâtı sarf etmek caiz değildir.” denmektedir.
İmamı Ebu Hanife, İmamı Ebu Yusuf, İmamı Şâfi ve İmamı Malik’e (rahimehumullah) göre fi sebîlillah ifadesinden maksat savaşa katılanlardır. İmamı Muhammed ve İmamı Ahmet bin Hanbel’e göre ise hacılardır. Hanefi mezhebine göre bu ayetten savaşa katılan ve hacıların fakir olanları kastedilmiştir.
Velhasıl fisebîlillah kapsamına hayır kurumları dâhil değildir.[1]
[1] Aynî, el-Binaye, Darü’l-Kütübi’l-İlmiyye, III/454-459; Kâsânî, Bedâiu’s-Sanâi, Darü’l-Kütübi’l-İlmiyye, II/39.