Evlilik, Allah (azze ve celle) tarafından emredilmiş, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) tarafından bizzat tatbik edilmiş ve kendisine teşvik edilmiş bir ameldir.
Evlilik Hakkında Ayet-i Kerimeler
Kur’an-ı Kerim’de bizzat evlenecek kişilere ve velisi bulunduğu kişiyi evlendirecek kişilere Cenab-ı Hak şöyle buyurmuştur:
“Yetimlerin hakkına riayet edemeyeceğinizden korkarsanız, beğendiğiniz kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikâhlayın. Haksızlık etmekten korkarsanız tek kadın veya mülkiyetinizde bulunan câriye ile yetinin; bu, adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır.”[1]
“İçinizden evli olmayanları, köle ve cariyeleriniz arasından da elverişli olanları evlendirin. Yoksulluk içinde iseler Allah lütfu ile onları ihtiyaçtan kurtarır. Allah’ın hazinesi geniştir, her şeyi bilmektedir.”[2]
Evlilik Hakkında Hadis-i Şerifler
Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) de bazı hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır:
“Ey gençler! İçinizden evlenmeye gücü yetenler evlensin. Zira evlilik gözü ve namusu korumanın en etkili yoludur. Evliliğe gücü yetmeyenler de oruç tutsun. Zira oruç (şehveti kestiğinden) onun için (harama düşmekten koruyan bir) kalkandır.”[3]
“Nikâh benim sünnetlerimdendir. Kim benim sünnetimle amel etmezse o benden değildir. Evlenin zira ben diğer ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla övüneceğim.”[4]
Evliliğin Hükmü
Ayet-i kerime ve hadis-i şeriflerden de anlaşılacağı üzere evlilik, herhangi bir engeli (evlenmeye engel mali durum, cinsel ya da psikolojik hastalıklar gibi) bulunmayan ve evlenmediğinde zinaya düşme gibi bir tehlikesi bulunmayan kimseler için sünnet-i müekkededir.
Şehveti kendisine galip gelmiş, evlenmediği takdirde zinaya düşme durumunda bulunan kimseler için evlenmek vaciptir. Zira haramdan kaçınmak ancak bu amel ile mümkün olduğundan bu ameli yapmak vacip olur. Böyle bir durumdaki kişinin evlenmeyi terk etmesi ya da geciktirmesi caiz değildir.[5]
Evliliğin şartlarını ve aile hayatının gerekliliklerine riayet edemeyecek, evlendiği kişiye ve muhtemel çocuklarına zulmedecek kimselerin evliliği ise mekruhtur.[6]
Evliliğin Müslümanlar için farz-ı kifâye bir yönü olduğu da gözden kaçırılmamalıdır. Zira bir İslam memleketinde evlilik tamamen terk edilse tüm Müslümanların günahkâr olacağı aşikârdır. Zira Müslümanların genel olarak evliliği terk etmesinin yakın ve uzak gelecekte İslam’a ve ehline maddi manevi önü alınamayacak zararlar vereceği izahtan varestedir.
[1] Nisâ Sûresi, 3
[2] Nûr Sûresi, 32
[3] İbn Mâce, Nikâh, 1
[4] İbn Mâce, Nikâh, 1
[5] el-Kâsânî, Bedâiu’s-Sanâi‘, DKİ, III, 311-317.
[6] el-Mevsilî, el-İhtiyâr li Ta‘lîli’l-Muhtâr, Matbaatü’l-Halebî, III, 81.