Ebû Hureyre (radıyallahu anh)’ın rivayetine göre Rasulullah ﷺ şöyle buyurmuştur: “Münafığın alameti üçtür: Konuştuğunda yalan söyler; söz verdiğinde sözünde durmaz; kendisine emanet bırakıldığında ihanet eder.”[1]
Ebû Hureyre (radıyallahu anh)
Münafık Kimdir?
Münafık kelimesi, zahiri ve batını birbirine uymayan; içerisinde taşıdığı niyetle dışarıya gösterdiği hal uyuşmayan kimselere verilen isimdir. Lakin İslam literatüründe bu kelime, aslında kâfir olduğu halde Müslümanmış gibi davranan kimselere has olarak kullanılmaktadır.
Kur’an-ı Kerim’de münafıklarla ilgili pek çok ayet-i kerime bulunmaktadır. Münafıkların kalplerinde hastalık bulunduğu[2], Allah’ı ve müminleri kandırdıklarını zannettikleri lakin asıl kandırılanın kendileri olduğu[3] ve münafıkların cehennemin en alt tabakasında bulunacakları[4] bu ayet-i kerimelerden bazılarıdır.
Münafığın Alametleri
Hadis-i şerifte geçen ayet kelimesi, delil ve alamet manasına gelmektedir. “Münafığın alameti üçtür.” ifadesi, “Her ne kadar münafıklık dışarıdan anlaşılmasa da bazı alametler onu ortaya çıkarır. Bu alametler üç tanedir.” demektir. Efendimiz ﷺ diğer bir rivayette “Kavga ettiğinde küfür eder.” ifadesini de ekleyerek bu alametleri dört olarak beyan etmiştir.[5]
Bu ve benzeri hadis-i şeriflerde münafıklığın alameti olarak zikredilen kötü ahlaklar haram olan birer ameldir. Ehlisünnete göre kişi bu günahları işlediğinde küfür manasına gelen –hatta küfrün en şiddetlisi olan- münafıklıkla itham edilmez. Zira o kalbi bir iştir. Bu hususta ulema münafıklığı ameli ve itikadi olarak ikiye ayırmıştır. Bu ve benzeri hadis-i şeriflerde zikredilen kötü ahlaklar kendilerinde bulunan lakin kalben iman üzere bulunan kişiler amelî münafık olarak isimlendirilirler.[6]
Ulema, Efendimiz ﷺ’in bu beyanları, Müslümanları kötü ahlaklardan sakındırmak için serdettiği yorumlarını yapmıştır.[7] Bu günahların ameli münafıklık olarak ortaya çıkacağı, tövbe edilmeyip devam edildiği takdirde kişiyi iman noktasında da münafıklığa taşıyabileceği de ulema tarafından beyan edilmiştir.
1- Yalan Söylemek
Efendimiz ﷺ münafıkların özelliklerini saymaya yalandan başlamıştır. Yalan söylemek, zikredilecek alametlerin en çirkinidir ve İslam dininde kebâir dediğimiz büyük günahlardan biridir. Cenab-ı Hak, şu ayet-i kerimeyle doğru sözlü olmayı insanlara emretmiştir: “Ey iman edenler! Allah’a itaatsizlikten sakının ve doğru söz söyleyin ki, Allah sizin işlerinizi düzeltsin, günahlarınızı bağışlasın.”[8]
Yalan Söylemek Büyük Günahlardandır
Efendimiz ﷺ yalan söylemenin kıyamet gününde insanın yüzünü karartacağını beyan etmiştir.[9] Ebû Bekre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Biz Rasulullah ﷺ’in yanındaydık. Bize şöyle buyurdu: ‘Size büyük günahların en büyüklerini haber vereyim mi? Bunlar üç tanedir: Allah’a şirk koşmak, anne-babaya zulmetmek ve yalan söylemek’”[10]Bu hadiseyle ilgili sahabe-i kiram şöyle demiştir: “Rasulullah ﷺ yalan söylemeyi o kadar tekrar etti ki hiç susmayacak zannettik.”[11]
Ebû Zerr (radıyallahu anh)’ın rivayetine göre Rasulullah ﷺ şöyle buyurmuştur: “Üç zümre vardır ki kıyamet gününde Allah ﷻ onlarla konuşmaz; onların tarafına dahi bakmaz ve onları affetmez. Onlar için can yakıcı bir azap vardır” Efendimiz ﷺ bunu üç kez tekrarlayınca sahabe onların kim olduklarını sordu. Bunun üzerine Peygamber ﷺ şöyle buyurdu: “Kibirlenerek elbisesini yerlerde sürükleyen; yaptığı iyiliği başa kakan ve elindeki malı yalan yere yemin ederek satmaya çalışan.”[12]
Hz. Peygamber’in Yalandan Sakınmak Hususundaki Hassasiyeti
Abdullah b. Âmir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Bir gün evin önünde oynarken annem, ‘Gel, sana bir şey vereceğim.’ diyerek beni yanına çağırdı. Rasulullah ﷺ de bizim evin yanında duruyordu. Anneme, ‘Ona ne vereceksin?’ diye sordu. Annem, ‘Hurma verecektim.’ diye cevapladı. Efendimiz ﷺ: ‘Şayet bir şey vermeyecek olsaydın bu sana yalan olarak yazılırdı.’ buyurdu.”[13]
2- Sözünde Durmamak
İkinci alamet olarak sayılan sözünde durmamak, kişinin gelecekte yapmak üzere beyan ettiği şeyi yapmamasıdır. Söz verip sözünde durmamak aslında ileriye yönelik yalan beyanda bulunmaktır ve yalanın bir şubesidir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta kişinin söz verirken hangi niyet üzere bulunduğudur. Bir kimse sözünde durmak niyetiyle bir vaatte bulunsa lakin arız olan sebeplerden dolayı sözünü yerine getirmese bu hadisin manasına dâhil olmaz. Burada beyan edilen, kişinin tutmama niyetiyle söz vermesidir.[14]
3- Emanete İhanet Etmek
İhanet, aldatmak, güveni kötüye kullanmak ve kutsal sayılan şeylere el uzatmak gibi manalara gelmektedir. Hadis-i şerifte geçen emanet kelimesi, genellikle kullanıldığı mana olan bir kimseye muhafaza etmesi için bırakılan para yahut mal manasına gelebileceği gibi, emanet edilen makam, vazife ve sır gibi manalara da gelebilir. Müslüman, her halükarda kendisine emanet edilen şeye sahip çıkmalı, asla emanete ihanet etmemelidir. Efendimiz ﷺ ihanet edip güvenilmez olmayı münafıkların şiarlarından saymıştır.
Peygamber ﷺ emanete ihanet edenin şahitliğinin kabul edilmeyeceği beyan etmiş[15] ve ihanetten Allah’a sığınmıştır.[16]
[1] Buhârî, (33).
[2] Bakara, 10.
[3] Bakara, 14-15.
[4] Nisa, 145.
[5] Buhârî, (34).
[6] Aliyyü’l-Kârî, Mirkâtü’l-Mefâtîh, Dâru’l-Fikr, 2002, I/126.
[7] Hattâbî, E‘lâmü’l-Hadîs, Câmiatü Ümmü’l-Kurâ, 1988, I/164.
[8] Ahzap, 70.
[9] Sahîh İbn Hibbân, Müessesetü’r-Risâle, 1993, XIII/44, (5735).
[10] Müslim, (143).
[11] Buhârî, (2654).
[12] Müslim, (171).
[13] Ebû Dâvud, (4993).
[14] Suyutî, et-Tevşîh, Mektebetü’r-Rüşd, 1998, I/197.
[15] İbn Mâce, (2366).
[16] Ebû Dâvud, (1549).