İbadetler

Akıl-baliğ ve hür olan, erkek Müslümanların toplanmaya mâni bir durumları olmadığı müddetçe Cuma’nın farzı ve Bayram namazlarını cemaatle camide kılmaları farzdır. Diğer farz namazların cemaatle camide kılınması ise sünnet-i müekkededir.[1] Bunun dışındaki sünnet namazlar ise ister nafile,[2] isterse de revâtip[3] olsun caminin dışında herhangi bir yerde eda edilebilir. Dolayısıyla Cuma’nın …

Birinci ve ikinci oturuşlarda teşehhüdde bulunmak (tahiyyat okumak) vaciptir. Bu durumda Ettahiyyatü okumayı unutmak sebebiyle sehiv secdesi yapmak vacip olacaktır.

Hanefi mezhebine göre altın ve gümüş yaratılışları itibarı ile paradırlar. Dolayısıyla ister külçe halinde ister işlenmiş olsun isterse de süs eşyası olarak kullanılsın, nisap miktarına ulaştıkları vakit zekât gerekecektir.

Oruç, yeme, içme ve cinsi münasebetle bozulur. Bu nedenle oruçlu olan kişinin hanımıyla münasebeti hususunda hassas davranması gerekmektedir.

Mutlak olarak diş tedavisi ile oruç bozulması söz konusu değildir. Fakat diş tedavisi esnasında vücuda iğne yoluyla enjekte edilen ilaçlar veya ağzı çalkalarken boğazdan mideye kaçan su yahut diş kanama esnasında yutulan kan orucu bozacaktır.

Sahib-i tertib ifadesi, altı vakit veya daha fazla namazı kazaya kalmamış kimseler için kullanılan fıkhi bir terimdir.

Bu şekilde yapılacak olan bir hac veya umre, gasp edilmiş bir arazide namaz kılmaya benzer. Ahmed b. Hanbel’den gelen en sahih rivayete göre gasp edilmiş arazide kılınan namaz batıldır.

Bir kimse Fatiha’dan önce bir harf dahi okuyacak olursa hemen Fatiha’yı iade eder ve başladığı sureyi Fatiha’dan sonra tekrar okur, namazın sonunda da sehiv secdesi yaparak namazını tamamlar.

Kıyamda secde mahalline, rükûda ayak uçlarına, secde de önüne, oturuşlarda kucağa ve selam verirken omuz uçlarına bakmak kişinin huşusunu toparlamaya yardımcı olur.

Sofrada yemek hazır olduğu vakit yemeği terk edip de namaza durmak mekruh kabul edilmiştir. Çünkü kişinin aklı yemeğin tadında, kokusunda kalır ve böylece namazda huşuyu yakalayamaz.