Fıkıh

Bir kimsenin ihramdan çıkabilmesi için saç tıraşı olması lazımdır. Sakal tıraşı olmakla ihramdan çıkılmış olmaz. Dolayısıyla bir kimse, ihramdan çıkmadan sakalının tamamını veya dörtte birini tıraş ederse dem (koyun veya keçi kurban etmek), dörtte birinden azını keserse sadaka vermesi gerekir.[1]

İhramlı kişinin tırnaklarını kesmesi yasaktır. Şayet tırnağını keserse, ceza gerekir; cezası ise kestiği miktara göre değişir.

Kişinin bu sözü dini literatürde adak diye isimlendirilir. Adak terim olarak kişinin dinen mükellef olmadığı halde, farz veya vâcip türünden bir ibadeti yapacağına dair Allah’a söz vermesi” şeklinde tarif edilmiştir.

Kurban kesim vakti, Zilhicce-i Şerif ayının onuncu günü (Kurban Bayramı’nın birinci günü) imsak vaktinden, on ikinci günü (Kurban Bayramı’nın üçüncü günü) güneş batmadan önceki zamana kadardır.

Her ibadetin yerine getirebilmesinin şartları vardır. Nasıl ki namaz kılmak için birtakım şartlara ihtiyaç varsa aynı şekilde şeriat, nezrin oluşabilmesi için birtakım şartlar koymuştur. Bu şartlar oluşursa kişi adağını adamış olacaktır. Fakat biri olmayacak olsa nezir gerçekleşmeyecektir. Adak meşru olmalı: Sözgelimi kadın “Hayız (âdet) günlerimde oruç tutmak bana vacip olsun.” …

Nezir kelimesi lügatte “adak, yemin” manasına gelmektedir. Şeri ıstılahta ise “Kişinin dinen mükellef olmadığı halde, farz veya vâcip türünden bir ibadeti yapacağına dair Allah’a söz vermesi” şeklinde tarif edilmiştir.

Nezrin geçerli olabilmesinin şartlarından biri de nezredilen şeyin maksut bir ibadet olmasıdır. Maksut ibadet; herhangi bir ibadetin şartı veya tamamlayıcısı olmayan bir ibadettir.

Nezir kelimesi lügatte adak, yemin manasına gelmektedir. Şeri ıstılahta ise “Kişinin dinen mükellef olmadığı halde, farz veya vâcip türünden bir ibadeti yapacağına dair Allah’a söz vermesi” şeklinde tarif edilmiştir.

Akika kurbanı, doğum münasebetiyle şükür için kesilen kurbandır. Doğan erkek çocuk için iki, kız çocuk için bir ya da her ikisi için bir tane akika ismiyle kesilir.

Fakir “Seni, adıma zekât alman için vekil kıldım.” diyerek başkasına vekâlet verebilir. Zekâtı veren kişinin bunu kabul edip, zekâtını vermesi bizzat fakire vermesi gibi değerlendirilir.