Fıkıh

Dişlerin arasında kalmış olan bir yemek kırıntısı yutulsa, bakılır: Eğer az bir şey ise orucu bozmaz fakat çok olursa bozar. Alimlerimiz bunun ölçüsünü nohut tanesi olarak belirlemiştir. Nohut tanesinden küçük olan şey azdır, nohut tanesi kadar olan şey de çoktur.[1] [1] Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, Yasin Yayınevi, 376; …

İslam medeniyetinin önemli bir unsurunu teşkil eden hayır müessesesi vakıf, hiç şüphesiz bizi diğer medeniyetlerden ayıran en büyük göstergelerden birisidir. Vakıf meselesi mezhep içerisinde üç imamımızın bir hayli ihtilafının bulunduğu meselelerden birisidir. Bu ihtilafların en mühim ve semere cihetinden en geniş olanı menkul malların vakfının cevazı veya ademi cevazı hususundaki …

Kur’an-ı Kerim’de kurbanlığın “en‘âm” cinsinden olması gerektiği ifade edilmiştir. Arap dilinde bu kelime ile kastedilen hayvanlar: Deve, sığır, koyun ve keçidir.

Kurban kesecek kimsenin Allah’ın ismini zikretmesi ile kurbanın helal olacağını bilmesi durumunda deli olması zarar vermez.

Hz. Aişe validemiz r.a. Peygamber efendimizin s.a.v. oruçluyken sürme kullandığını nakletmiştir.[1] Bu rivayet sebebiyle göze sürülen sürme orucu bozmaz.[2] [1] İbn Mace, 1678. [2] Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, Yasin Yayınevi, 378; Merğinani el-Hidaye, el-Mektebetü’l İslamiyye, I, 123.

Nifas tabiri fıkıh kitaplarımızda: “Kadının doğumda sonra görmüş olduğu kan” şeklinde tarif edilmiştir. Doğumdan sonra kadının normal doğum bölgesinden gelen kana “nifas” denir. Kadınının düşük yapması durumunda bakılır:

Hacamat yaptırmak orucu bozmaz. Çünkü Peygamber efendimiz s.a.v. oruçluyken hacamat olmuştur. [1]

Hata ile yiyip içmek orucu bozar. Bu sebeple bir kimse oruçlu olduğunu bildiği halde -kasıt olmaksızın- hata ile bir şey yiyip içse, kişi üzerine kaza gerekir.

Unutarak bir şey yemek veya içmek orucu bozmaz. Hz. Peygamber s.a.v. “Bir kimse oruçlu olduğunu unutarak yer, içerse orucunu tamamlasın, bozmasın. Çünkü onu, Allah yedirmiş, içirmiştir.” buyurmuştur.

İmam Muhammed (Ra) el-Câmiu’s-Sağir’inde bu meseleyi incelerken şöyle der: “Kişinin namaz kıldığı yerin tavanında, önünde, sağ ve solunda canlı sureti olsa veya (namaz kıldığı mekanın herhangi bir yerinde) canlı sureti asılı olsa burada namaz kılmak mekruhtur. Namazları bu şekilde kılacak olursa namaz fasit olmaz.